Müslüm Aktürk yazdı…
Anadolu Ajansı’nda çalışırken bölge müdürlerinin toplantısı nedeniyle Ankara’ya gitmiştim.
Bir ara genel müdürü ziyaret ettim ve 10 yıldan beri Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde görev yaptığımı belirtip Ankara, İstanbul, İzmir illerinden birine tayin talebinde bulundum.
Aslında Ankara için pek ümidim yoktu ama şansımı denemek istemiştim.
Genel Müdür “Necmettin (Cevheri) bey ne der?” şeklinde bir soru yöneltince içimden Ankara işine ‘tamam’ gözüyle bakmıştım.
Ankara’ya gitmişken ziyaretler için bir-iki gün kalmayı düşünüyordum ama genel müdürün “Necmettin bey yarın Şanlıurfa’ya gidiyor” demesi üzerine ben de biletimi aldım ve aynı uçağa bindim. Havalandıktan sonra hostese ismimi söyleyip “Sayın Bakanla görüşmek istiyorum, iletir misiniz?” dedim.
Hostes az sonra gelip Bakan beyin beklediğini belirtti.
Gittim. Yanındaki koltuğa davet etti ve bir süre birlikte yolculuk yaptık. Genel müdürle aramızda geçen konuşmaları anlattım. “Danışmanım AA Yönetim Kurulu Üyesi, tayin talebine yardımcı olurum” ifadesinde bulunmuştu.
Ayrıca kendisine gündeme ilişkin bir-iki soru sorup haberini de yaptım.
Şanlıurfa’da yine bir araya geldik ve bana yaptığım haberin yayınladığı gazeteyi gösterip “biraz sonra bu konuyu da anlatacağım” dedi.
Ankara tayin talebim ise kısa sürede gerçekleşti…
***
Anadolu Ajansı’nda nöbet tuttuğum bir akşam yurt dışından gelen Başbakan Süleyman Demirel’i karşılamak üzere Esenboğa Havalimanı’nı gittim. Necmettin Cevheri de Başbakan Vekili olarak Esenboğa Havalimanı’na gelmişti. Koluma girdi ve bir süre öyle yürüdük. Bir sorunum olup olmadığını sordu. “Teşekkür ederim benim yok” deyip başka bir tayin için yardım istedim. Zeynel ismindeki özel kalem müdürünü çağırıp yardımcı olması için talimat verdi.
***
Rahmetli Sayın Necmettin Cevheri’nin bir faydasını daha görmüştüm.
AA’nın Van Bölge Müdürlüğü görevini sürdürdüğüm 1991 yılında Irak’tan Türkiye’ye yoğun göç yaşanmıştı. Biz de ekip olarak konuya ilişkin haberler yapmak üzere Hakkari’ye gittik.
Hakkari’de basın merkezi kurulmuştu. Ankara ve İstanbul’un yanı sıra dünyanın çeşitli ülkelerinden gazeteciler Hakkari’ye gelmişti.
Hakkari küçük bir il. O vakit kentteki en iyi otel 3 yıldızlıydı. Daha önce gittiğimde o otelde kalmıştım ama bu sefer yer yoktu.
Valilik, gazetecileri devlete ait misafirhanelere yerleştirmeye başlamıştı. Benim de içinde olduğum grubu Köy Hizmetleri’nin misafirhanesine götürdüler.
Görevli kalacak yerlerimizi gösterdi. Giriş katta bir oda. Seçme, beğenip beğenmeme şansımız yok tabi.
Odama yerleşirken görevli nereli olduğumu sordu.
Şanlıurfalı olduğumu öğrenince “Necmettin Cevheri’yi tanıyor musun?” dedi. “Evet” yanıtını alınca bana üst kattaki müdürlere ayırdıkları bir odayı verdi.
İşi girmesinde Sayın Necmettin Cevheri’nin yardımı olmuş. Adamın emeklisi yaklaşmış ama Necmettin beyin yardımını hala unutmamış.
Hakkari’deki bu anımı merhum Necmettin Cevheri’ye anlatmıştım…
***
Sayın Cevheri’nin ülkemize ve “amca” olarak benimsendiği memleketi Şanlıurfa’ya önemli katkısı olmuştur. Devlet adamıydı, başarılı bir politikacıydı. 1965’den 1999’a kadar 7 dönem milletvekili seçildi. Adalet, Tarım ve Köy işleri, Devlet Bakanlığı’nın yanı sıra Başbakan Vekilliği görevinde bulundu.
Ancak şunu unutmamalıyız ki; şanın, şöhretin, makamın, zenginliğin de bir sonu var. Allah rahmet eylesin…
Bu ölümler bize “göz açıp kapatacak kadar kısa süren” dünya hayatının geçici, mücadele etmemiz gereken asıl makamın öbür dünyada olduğunu hatırlatmalı…