
Ormanlar kralı aslan bir sabah uyanmış, bakmış hava güzel, güneş pırıl pırıl, yaprakların üzerinde çiğ daneleri… ‘Krallığımın tadını çıkarmalıyım’ diye düşünmüş ‘biraz moral depolayayım’. İninden çıkıp şöyle bir gerinmiş, ormanı çınlatacak şekilde gürlemiş ve dolaşmaya başlamış.
İlk önce tavşana rastlayıp hemen önünü kesmiş. Zavallı tavşan tir tir.
‘Korkma lan, bir şey yapmayacağım. Söyle bakayım ormanın kralı kim’?
Tavşancık kekeleyerek ‘sizden başka kim olabilir haşmetlim’ demek zorunda kalmış.
Aslan gururla kabarıp yeniden yola koyulmuş. Tilkiye rastlamış. Onu da sıkıştırıp ‘sizsiniz haşmetlim’ cevabını alarak yoluna devam edip çakalı da sindirdikten sonra kurda rastlamış. Kurt pabuç bırakmak niyetinde değilmiş. Bir iki hırlayacak olmuş ama Aslan tırnaklarını çıkarıp dişlerini gösterince o da diğerlerine benzer bir cevap vermiş.
Aslan bu özgüvenle dolaşırken file rastlamış. Fil meyvelerle besleniyormuş. Aynı soruyu ona da sormuş.
‘Söyle bakayım bu ormanın kralı kim’?
Ama fil oralı bile olmamış, ağaçtan meyve koparıp ağzına atmaya devam etmiş.
Aslan sinirlenmiş ve bu kez biraz daha sertleşerek tekrar sormuş.
‘Sana soruyorum ormanın kralı kim’?
Fil yine umursamamış. Aslan bu kez kükreyerek ‘ormanın kralı kim diyorum lan’ diye kükremiş.
Fil yan gözle aslana bakmış sonra hortumuyla bunu belinden kavrayıp havada birkaç kez döndürdükten sonra 10-15 metre uzağa fırlatmış. Aslan bir ağaca çarpıp yerlere yuvarlanmış, tozlara bulanmış. Sersemlemiş bir şekilde yerden kalkıp tozlarını silkelerken yumuşak bir sesle konuşmuş.
‘Niye agresifleşiyorsun ya, bilmiyorsan bilmiyorum diyebilirdin’.
Yani… Fıkra tam olarak uymasa da İsrail’in gözünü kan bürümüş haddini bilmezleri Türkiye’yi tehdit etmeye cüret ederlerken bu fıkrayı akıllarının bir köşesine yazsalar fena olmaz.


