DOLAR 32,5325 % 0.22
EURO 34,9583 % 0.47
STERLIN 40,8081 % 0.45
FRANG 35,6325 % 0.37
ALTIN 2.440,79 % 0,09
BITCOIN 63.188,62 -0.749

BU YIL ZEKATLARIMIZI (FAKİR) MUHTAÇ ZENGİNLERE VERELİM Mİ?

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
BU YIL ZEKATLARIMIZI (FAKİR) MUHTAÇ ZENGİNLERE VERELİM Mİ?
0

“ Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla”

Hamd, Alemlerin Rabbi Allah’a salât ve selâm Efendimiz Hz.Muhammed (s.a.v.)’e, Âl-i Âbası, Ehl-i Beyti ve Ashâbı üzerine olsun.

***!

Mübarek üç ayların başlangıcındayız!

Bu aylarda zekât nisabına ulaşan malların zekâtları hesaplanır muhtaç ve fakirlere verilir.

Toplumumuzda asıl muhtaç ve fakir kimdir?

Toplumumuzda ekonomik ve sosyal dengeyi bozmak pahasına gece gündüz demeden zam yapan ,daha ileri gidip ürün üzerindeki etiket fiyatını dahi yetersiz görüp etiketlerdeki fiyatı dahi değiştirmeye dahi fırsat bulamayıp tahsilatta ki yazar kasaya zam yapacak kadar gözü para hırsı bürümüş bu zavallı (fakir) muhtaç zenginlere zekât düşmez mi ?

Zekât nedir?

Fakir kime denir ?

Kanaatkâr kime denir ?

Zengin kime denir? Bu kavramları öğrendikten sonra karar verelim.

*

Zekât, dinen zenginlik ölçüsü kabul edilen miktarda (nisap) mala sahip olan kimselerin Allah’ın emri olarak muhtaç kişilere vermesi gereken belli miktarı ifade eder

Zekâtın kimlere verileceği hususu Allah (c.c.) tarafından bizlere Kur’ân-ı Kerim’de Tevbe suresi 60. Ayette şöyle bildirilmiştir:

‘’Zekâtlar ancak fakirlere, yoksullara, zekâtların toplanmasında görevli memurlara, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlara, kölelere, borçlulara, Allah yolunda cihâd edenlere ve yolda kalmışlara verilir. Allah’ın bu konudaki kesin emri ve taksimi böyledir. Allah her şeyi hakkiyle bilen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır.’(Tevbe/ 60)

***

Muhtaç ve fakir kimdir ?

Muhtaç kelimesi genel olarak bir şeye gereksinimi bulunan kişileri tanımlamak için kullanılır. (1)

Fakir kelimesi Kur’an’da çoğulu fukarâ ile birlikte on iki yerde geçer. Bunlardan iki âyette; Allah’ın zengin, insanların ise fakir” olduğu zikredilirken  (Fâtır 35/15; Muhammed 47/38)

İnsanların gerçekte kendi kendilerine yetmeyip Allah’a muhtaç oldukları vurgulanmak istenmiştir.

Fakire yardım edilmesi, onun yedirilip korunması hususunun işlendiği diğer ayetlerde ise bu kelimeyle halk dilindeki yaygın kullanımına da uygun olarak zengin olmayan, maddî sıkıntı ve ihtiyaç içinde bulunan kimselerin kastedildiği söylenebilir.

***

Kanaatkâr ;Sözlükte “payına razı olma” manasında mastar olan kanaat terim olarak “kişinin azla yetinip elindekine razı olması, kendisinin ve sorumluluğu altında bulunanların ihtiyaçlarını asgari ölçüde karşılayabileceği maddî imkânlarla iktifa edip başkalarının elindeki şeylere göz dikmemesi, aşırı kazanma hırsından kurtulması” şeklinde açıklanmakta;

hırs,tamah,şereh (hazlara düşkünlük) ve tûl-i emel gibi kavramlarla ifade edilen mal ve dünya tutkusunun kalpten silinmesiyle kazanılan ahlâkî bir erdem olarak değerlendirilmektedir (2)

Hadislerde Hz. Peygamber (s.a.v.) kanaatkârlığı şöyle tarif buyurur:

Bir iffet, tok gözlülük ve gönül zenginliği olarak değerlendirdiği (3)

”İslâm’la hidayete kavuşup yeterli miktarda rızka sahip olan ve buna kanaat eden kişiyi övgüyle andığı ”(4)

Râgıb el-İsfahânî Kanaati: yeterli miktarın altında bulunana da razı olma” şeklinde açıklamakla birlikte bu gerektiğinde azla yetinmeyi bilmek, mal hırsına kapılarak meşruiyet dışında kazanç aramaktan ve başkasının elindekine göz dikmekten sakınmak” anlamında ifade etmiştir. (5)

***

Zengin kime denir?

Hz. Peygamber (s.a.v.)’in buyurduğu;

Asıl zenginlik mal çokluğu değil gönül zenginliğidir” dediği (6)

Kanaat kalptedir; kalbi zengin olanın eli de zengin olur, kalbi yoksul olanın mal zenginliği kendisine fayda sağlamaz” (7)

***

Kendisine yetecek kadar malı olduğu halde:

Gayri meşru bir şekilde her gün nereden ne kadar dünya malı çalıp çırparım, maaşımı nasıl yükselte bilirim, elimdeki malların fiyat etiketlerini değiştirip daha yüksek fiyata nasıl satabilirim düşüncesinde olup gece gündüz mal peşinde koşan muhtaç ve fakir değil mi?

Elindeki az bir gelir ve mal ile kıt kanaat günü güne zor yetiştirerek geçinen kimsenin malında gözü olmayan kanaatkâr olan kişi zengin değil midir?

Bu açıklamalardan sonra günümüzde kime fakir, kime muhtaç, kime zengin dememiz gerekir?

*

Rivayettir ki;

Zamanın birinde Kendince zengin biri ! Malının zekatını vermek istemiş .

Dünya malınca fakir görünen gönlü zengin basiretli bir kişiye rastlamış.

‘’-Sana zekât vermek isterim ‘’demiş

Basiretli zat ;

 ”Çok mu malın var ?” diye sormuş.

Kendisini zengin sayan kişi:

 ‘’Evet ‘’ demiş.

’Şu anda Allah’tan bir dileğin olsa ne isterdin’’ diye sormuş

Malımın daha da çoğalmasını isterim demiş.

Basiretli zat ;

”Sen benden fakirsin, senin vereceğin zekâtı kabul edemem’’ diyerek red etmiş.

***

Tarihte yaşamış önemli şahsiyetlerden birisi de kuşkusuz Behlûl Dânâ ‘dır

Behlûl Dânâ’ya dair anlatılan menkıbe ve latifeler bir hayli fazladır.

Abbâsî halifeleri içinde menakıp eserlerinde ismi en çok geçen halifelerden biri şüphesiz Hârûnürreşîd’dir.

Kaynaklarda nakledilmiş rivayetler incelendiğinde Behlûl’ün eleştirilerinin toplumun birçok kesimine yönelik olduğu görülmektedir.

Bu eleştiriler genelde insanların dünya hayatına düşkünlükleri, haksız kazanç peşinde koşmaları, kanaati terk etmeleri, hakikatler karşısındaki duyarsızlıklarına tepki olarak yalnızlığı tercih edişi konu edinmektedir.

Bu bağlamda Behlûl hikâyelerinde Toplumun zengin ve fakir kesimini resmeden başka bir rivayette Behlûl bir memur olarak tasvîr edilir.

***

Hârûnürreşîd zekâtını dağıtmak için toplumu yakından tanıdığına inandığı Behlûl’ü zekât dağıtmak üzere görevlendirir.

Behlûl yanına aldığı görevliler ile bütün şehirleri gezerek (kendince!) uygun gördüğü kişilere zekâtları dağıtır ve zekât verdiği kişilerin isimlerini bir liste halinde hazırlayarak dönüşte halifeye takdim eder.

Listeyi inceleyen Hârûnürreşîd;

 – “Behlûl ne yaptın sen? sen gerçekten delisin! 

Bu listede ki adamlar şehirlerin en zengin insanları, fakirlere dağıtacağın parayı zenginlere dağıtmışsın” diyerek Behlûl’e çıkışır.

Behlûl, bu durum karşısında şöyle cevap verir:

 –Kardeşim, ülkeni gezdim.

Bu adamların kalpleri dünya malına aç ve muhtaç.

Fakirler ise tok ve kanaatkâr dolayısıyla zengin durumdalar.

Zekât, muhtaç olana verilir.

Bunun için bende zekâtları listedeki bu muhtaç adamlara verdim” demiş.(8)

Toplumda zenginlerin düşmüş olduğu durumu anlatan hikâyede, fakirlerin görünmemesi, onlara sıra gelmemesi, iktisadi gelirlerin paylaşımında zenginlerin elde ettiklerinin dışında hak etmedikleri dini bir vecibe olan zekâta bile tamah etmiş olduklarının tasvir edilmesi, yaşanan iktisadi adaletsizliğin kara mizah şeklinde bir eleştirisi gibi görünmektedir.

Şimdi siz söyleyin:

Bu yıl biz de zekatlarımızı her gün zam yapan açgözlü muhtaç (fakir) zenginlere verelim mi ?

Selam ve dua ile

Cesim ZEYDANLI

 14-01-2024  Ankara

Dipnot:

1~ (TDK)

2~ (İbn Hibbân, s. 151; Gazzâlî, III, 237-238).

3~ (Buhârî, “Zekât”, 18; Müslim, “Zekât”, 124);

4~ (Müsned, II, 168, 173; Müslim, “Zekât”, 125)

5~ (Râgıb el-İsfahânî a.g.e., s. 380-381).

6~ (Buhârî, “Riḳāḳ”, 15; Müslim, “Zekât”,

7~ (İbn Hibbân )

8~ (Sebilürreşad (1954), c. 08, sa. 181, sy. 091 – 092.)

 

YORUM YAP