
Macron Fransa’nın Filistin’i tanıyacağını açıkladı doğal olarak da İsrail’den tepki aldı. İşler 7 Ekim kırılmasından itibaren Türkiye’nin öngördüğü şekilde ilerliyor. ‘Başkenti Doğu Kudüs olan, toprak bütünlüğüne sahip, bağımsız, özgür Filistin’le iki devletli çözüm’.
Bunun İsrail’i hoplatması normal. Çünkü onun derdi barış ve Ortadoğu’da istikrar değil. ‘Filistin’i yutup yok etmek üzereyim. Lübnan’a girmişim, Suriye’ye girmişim, İran’ı vurmuşum, Türkiye’yi hedefe koymuşum, bayram değil seyran değil nerden çıktı bu iş Macron’ diye düşünüyor.
Tabi bunu açıktan söyleyemedikleri için işi laf salatasına boğuyorlar. ‘Teröre taviz falan gibi. Yine de Netanyahu seviyesini korumuş sayılır. Kızgınlık kussa da Macron’u tamamen karşısına alma niyetinde değil. Fakat Katz diye bir savunma bakanları var hiç arlanmadan ‘utanç verici’ diye nitelemiş.
Hele hele… Utanma dersi vermeye çalışana bakın. Siz ne anlarsınız utanmaktan arlanmaktan? İran’a, Suriye’ye, Lübnan’a, savaş bile ilan etme gereği duymadan babanızın tarlasına girer gibi girip devlet dairelerini, askeri ve ekonomik tesislerini bombalayan, önemli mevkilerdeki şahsiyetlerini suikastlarla katleden, birçok masumun ölümüne yol açanlar değil misimiz siz? Bunun ‘güvenlik için’ demeyle ne ilgisi var? ‘Onlar bize saldıracaktı önlem aldık’ diye açıklanacaksa başkaları da sizin saldırganlığınıza karşı önlem almaya kalkarsa ne olur? Bir de İran sizi vurduğunda ‘sivilleri vurdu, savaş suçu işledi’ diye yaygara yapıyorsunuz. Ya ne yapacaktı? Sanki sizin ‘savaş suçu’ diye bir kavramınız var.
Hadi bunlar ‘utanç verici’ değil ya Gazze’de yaptıklarınız. Gazze’nin bugün Auschwitz’ten bir farkı yok. 2.5 Milyonluk bir toplama kampı. İnsanlar her gün bombardıman altında. ‘Şuraya gidin, orası güvenli bölge’ deniyor yolda bombalanıyor. Vardığı yerde bombalanıyor. Yaralısını hastaneye götürüyor hastane bombalanıyor. Çocuklar sokakta oynarken bombalanıyor. Gazze’de sağlam bina kalmadı, insanlar yıkıntılar arasında yaşam savaşı veriyor. İnsani yardımlara izin vermiyorsunuz açlıktan kırılıyor. Çocuklar bir deri bir kemik. Ebeveynlerinin gözleri önünde eriyerek ölüyor. Babalar ‘gelin yiyecek dağıtılacak’ diye çağırdığınız yerlerde kurşun yağmuruna tutulup bir çuval un uğruna öldürülüyor. ‘Düzeni mi bozuyorlar? Siz düzen mi bıraktınız? O baba bir an önce bir torba un kapıp ölmek üzere olan evladına bir parça hamur yetiştirmek derdinde.
Bu halinizle ‘utanç’ dersi vermeye kalkıyorsunuz. Er geç uluslararası mahkemelerde yargılanıp halk ettiğiniz cezalara çarptırılacaksınız. Ve tarihte de Nazilerin yanındaki yerinizi alacaksınız.


