Çok kıymetli okuyucularım,
Yüksek müsaadenizle hem bizleri, hem şirketleri, hem de devletleri ilgilendiren ekonomi konusunu ele almak istiyoruz. 35 yıllık işletme tecrübelerimize dayanarak, uzun yıllar birçok alanda ve birçok özel şirkette elde ettiğimiz deneyimlerimizi harmanlayarak bu yazıyı kaleme almak istiyoruz. Şimdi konumuza dönelim;
Pandemi ile başlayan ekonomik anlamda çok büyük krizler ve çok büyük sıkıntılar hala etkisini göstermeye devam ediyor. Sanırım bir müddet daha böyle devam edecek gibi görünüyor. Çünkü ekonomik tablolar, istatistik veriler onu gösteriyor.
Hem dünyada, hem de ülkemizde derin ekonomik yaralar açan, büyük krizlere sebep olan, devasa şirketlerin iflasını getiren Pandemi ve küresel ekonomik krizler hala da devam etmektedir. Bu durum tüm dünyayı çok zor duruma düşürüyor.
Tüm dünyayı kasıp kavuran, üretim için büyük bir problem olan iklim değişikliği ve küresel ısınma sebebiyle oluşan kuraklıktan dolayı insanoğlunu büyük bir gıda krizi bekliyor. Son yıllarda bunun etkilerini görmekteyiz.
Özellikle 2026 yılında hem ülkemiz için hem de tüm dünya için küresel ekonomiyi zora sokacak, büyük krizler ve büyük bir ekonomik kaoslar etkisini göstermeye başlayacaktır. Çünkü hem ülkemizde, hem de tüm dünyada büyük bir borçlanma var. Bu borçlanmalar günden güne artmaktadır.
Ülkemizi de etkileyen, hatta ve hatta tüm dünyayı kasıp kavuran küresel kriz ve krizin doğurduğu kötü gidişata dur demek çok zor gibi görünüyor. Hatta ve hatta şu an itibariyle imkansız gibi görünüyor. Karamsar olmak istemiyoruz ama, maalesef bugünün ekonomik tablosu onu gösteriyor.
Son yıllarda Türkiye
Küresel krizin etkileriyle Türkiye ekonomisindeki kötü gidişat şiddetleniyor. Ülke genelinde yaşanan iflaslara her gün bir yenisi daha eklendi. Sermayesi güçlü olmayan şirketlerde birer birer iflas bayrağını çekiyor. Çünkü bu ekonomide ayakta kalmak gerçekten çok zor.
Ekonomisi Güçlü Olan Düdüğü Çalar
Ülkemizin güçlü olması için ekonomimizin de güçlü olması gerekiyor.
Borç para alan değil, borç para veren olmak gerekiyor.
Yatırımların artması için, alım ve satım işlemlerinin artması için faizin düşmesi gerekiyor.
Ülke ekonomisine katkıda bulunmak ve istihdam sağlamak için yatırımlar yapmak, fabrikalar ve tesisler kurmak gerekiyor.
Güçlü bir ekonomiye sahip olmak için ithalat giderlerini azaltıp, ihracat gelirlerini arttırmak gerekiyor. Özellikle de tarım ve hayvancılık alanında üretime destek vermek gerekiyor. Çünkü tarım ve hayvancılık alanında tamamen dışarıya bağımlı hale geldik. Özellikle de tahıl ve bakliyat ürünlerinin ithalatının durdurulması gerekiyor.
İnsanların insan gibi yaşaması için ekonomik anlamda da güçlü olması gerekiyor.
Yukarıda ifade ettiğimiz konular yalnızca şirketler için, devletler için de önemlidir. Çünkü özel şirketler için de, devlet için de en büyük güç paradır. Çünkü parası olan düdüğü çalıyor.
Saygılarımla!
Ayhan Yalçın
Gazeteci, Yazar, Stratejist, Köşe Yazarı , Yorumcu, Şair, 2019 seçimlerinde Kandıra Belediye Başkan Aday Adayı, Sivil Toplum Lideri, Eski Siyasetçi , İşletmeci, Satış Pazarlama uzmanı, Eğitimci, Danışman, Genel Müdür, CEO... ( Yalnızca Haddini Bilen)
