
Aile Olmanın Temel Şartı: Barınma
Aile olmanın ve bir arada yaşamanın temel şartı, bir çatı altında barınabilmektir. Bu imkânsızsa, aile olmaktan söz edilemez. Aileden söz edilecekse, önce bir evin ortaya konması gerekir. Mevcut şartlarda ev sahibi olunamıyorsa da kiralık bir eve sahip olunmalı ki aile kurulabilsin.
Konu evin kiralanması ise, günümüzde oldukça pahalı bir kiralama sektörü var. Kimse istenen kiranın nasıl ödeneceğinin hesabını yapmıyor. Konut sahipleri sadece alacağı kiraya bakıyor; kiracı açmış, tokmuş umurunda değil.
Hatt-ı zatında kira gelirinin ticarî bir kazanç kapısı addedilmesi yanlıştır. Bir evin kira gelirinin, ev maliyetlerine göre ticarî hiçbir değeri olamaz.
Bilgi ve fikirlerimi kamuya aktarmaya başladığım günden beri, kamu yararına olmasını hedefleyerek yazmışımdır. Burada da yazacaklarım, kamu yararı gözetmeye matuftur.
Daha önce bu konuya dair üstünkörü yazdığım bir yazımda, kiraların dörtnala uçtuğu bir zamanda, bu anlayışın ticarî zaruretlere dayanmadığını; ahlakî sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu yazmıştım.
Hükûmet, kira gelirlerinden de daire satışlarından da payını alıyor. Hükûmetin, yüksek kiradan yüksek; düşük kiradan düşük pay alacağı da ortada. Bu anlayış, kiraların yüksekliğine mâni olmaya mânidir.
Milletin kiracı kesiminin huzuru, kiraya veren daire sahiplerinin huzurundan daha mı ucuz? Herkesin huzurlu olmaya hakkı olduğu gibi, bunun temini de bahusus hükûmetin uhdesindedir.
Bu mevzuda teklif edeceğim plan, huzurun sebebi ve sürekliliğinin teminatı olacaktır. Bu cümleden denebilir ki: Konutların maliyeti konusu nedir?
Kısaca, inşaat müteahhitlerinin çalışmalarını tetkik ettiğimde şu sonucu tespit ettim: Müteahhitlerin yaptıkları daireleri, ortalama 1 liraya mal ettilerse, 2 liraya sattıklarını öğrendim. Bu uygulamanın resmiyete intikal etmediği de bir gerçek. Öyleyse burada bir kaçak mevzu bahis olabilir.
Bendeniz, alışverişlerde de kiralamalarda da hakikatten uzaklaşmayı önleyecek bir plan düşündüm. Bu plan uygulanırsa, konut sahasındaki alışverişlerin kayıt dışılığı büsbütün tarihe karışır.
Konut satışları esnasında, konutun gerçek değeri kayda geçtiğinde; bu değer üzerinden kira miktarının tespiti yapılabilirse — hatta yapılırsa — hem alışverişte hem kiralamada muhtemel kayıt dışılık bertaraf edilmiş olur.
“Olmaz mı?” sorusu fazlalıktır. Peki, nasıl uygulanabilir?
Bu benim fikrim: Daire sahibi, müteahhitten dairesini 10 milyon liraya almış ise, bunun binde biri kira bedeli olsun. Anlattığım bu uygulama bir tasarımdır. Nasıl hayat bulacağı, ilgili birimlerin daha bilimsel çalışmalarının sonucu meydana çıkabilir.
Böyle bir uygulama, en pahalı semtte de en ucuz semtte de mizanın sağlıklı olmasına sebep olur. Böylece, konut kiralamak isteyen, konutun rayiç fiyatını ilgili birimden aldığı belge ile öğrenir. Konut sahibi de zaten kiraya vereceği konutun reel fiyatını belgeledikten sonra kiraya verecektir. Kiracısını aldatmak gibi bir pozisyona düşmek istemeyecektir.
Bu uygulamaların mesnedi elbette idarî kararlar değil, yasalar olacaktır. Bu düzen tesis edildikten sonra, kimse müesses düzenin bozulmasına tevessül edemeyecek; konut sahipleri de kiracılar da rahatlayacaklardır.
Otuz bin lira maaş alan bir emekli öğretmenin yirmi beş bin lira kira ödemesi çarpıklığı sona erecektir.
Vesselâm.
Şakir Albayrak
19.06.2025 – 13:12
Çekmeköy


