
Birinci dünya savaşı sonrası Osmanlı toprakları parça pörçük edilirken manda (Fr. Mandat, İng. mandatte) statüsü diye bir şey icat edildi. Galip devletler o toprakları aralarında pay ederken ‘el koyduk’ demediler de ‘manda yönetimi’ dediler. Bunun manası topraklar sözde orada yaşayanlarındı ama onlar kendi kendilerini yönetmekte ‘aciz’ sayıldıkları için onun yerine galip devletler tarafından yönetileceklerdi.
Filistin de İngilizlerin payına düşmüştü. İkinci dünya savaşından sonra İngiltere Filistin’i BM’e devretti. BM de Yahudi, Arap ve Uluslararası Yönetim olmak üzere üç parçaya böldü. Böylece İsrail devleti doğdu. İsrail kurulduğunda Yahudi nüfus toplam nüfusun %7’si idi.
Ona devlet demek doğru değil aslında. Çünkü kendisine özel bir işlev yüklenmiş bir ‘Alien’ idi o. Filmi izleyenler hatırlar bir vücuda yerleşir ve onu yiyerek güçlenir. İsrail de böyle yaptı. Haganah, Irgun gibi çeşitli Yahudi terör örgütleri zorbalıkla Filistinlilerin topraklarını, malını mülkünü davar sürülerini gasp ederek İsrail’i genişlettiler. Kendilerine de ‘yerleşimci’ dediler. Bu ikisi en vahşi ve cani olanlarıydı. Aslında 10’un üzerinde terörist örgüt mevcuttur.
Filistinlilerin topraklarından edilmesi, terör, zorbalık ve ekonomik baskı yoluyla olmuştur. Gayrimenkulleri üzerine bedelinden yüksek vergi koyarak, satmayana şiddet uygulayarak, devletleştirme gibi yöntemlerle Filistinliler mülksüzleştirilmiş, yerlerine dünyanın dört bir tarafından toplanan Yahudi toplumunun en lümpen en Vandal ve yağmacı takımı yerleştirilmiştir. Bunlar hazır kıta terör örgütü elemanlarıydı.
Batılılar birinci haçlı seferinde Kudüs, Antakya ve Urfa gibi önemli kaleleri ele geçirerek buralarda Hristiyan krallıklar kurmuştu. Bunların en uzun yaşayanı yaklaşık 200 yıl hüküm süren Kudüs krallığıdır. Bu krallık Müslüman dünyası içinde bir kanser hücresi gibiydi. Mezalimi ve haydutluğu sınırsızdı. 1187’de Selahaddin Eyyubi tarafından fethedilmesi Hristiyan dünyasında büyük infiale yol açmıştı. İsrail devleti, Yahudilerin mağduriyetlerinin ve inançlarının istismarı ile onun yerine ikame edilmiştir. Bush J.R. ‘yeni bir haçlı seferi’ Joe Biden ‘orada İsrail olmasaydı biz bir İsrail kurardık’ diye boşuna dememişlerdir.
Böylece dünyanın başına, onların ‘Filistin Sorunu’ dediği bir ‘İsrail Baş Belası’ musallat edilmiştir. Siyonistler, kendilerine binlerce yıl öncesinden ‘vaat edildiğine’ inandıkları bu toprakları her türlü uygulama mübahtır kuralıyla ele geçirmeye çalışmaktadırlar. Peki herkes geçmişin peşine düşecek olsa bu günkü dünya sistemi ve sınırlar ne olur?
Siyonistler, ‘Büyük İsrail’in önünde en büyük engel olarak Filistinlileri, sorunun çözümü olarak da onların yok edilmesini ya da Filistin’i İsrail’e terk edip ‘defolup gitmelerini’ görmektedir. Bütün politikaları bunun üzerine kuruludur. Sadece Filistinlilerin değil, bütün çevre halklarının onların gözünde sinek kadar değeri yoktur. Onlar insan değil ‘Amelek’tir. ‘Filistin Sorunu’nu bu şekilde çözerlerse sıra ‘Arzı Mevhud’ topraklarına çöreklenmiş diğer Ameleklere gelecektir.
Emperyalist odaklar bu çözümü desteklemektedirler. İsrail’in katliamlarının ve soykırımının arkasında durmalarının sebebi budur. Çünkü Ortadoğu’da bir ‘koçbaşı’ bulunsun istiyorlar. Bölge ülkelerine bu çözümü şu ya da bu şekilde dayatmak istemektedirler. Ne yazık ki bazı Müslüman ülkeler buna razı durumdadır. Filistin’i ve Filistinlileri çoktan feda etmişlerdir. Onlar da ‘bu işler (yani soykırım) bir an önce bitse de ortalık sakinlese’ hesabı içindedirler. Halbuki asıl tantana ondan sonra başlayacak. Bunu hesaba katmıyorlar. Bunun sebebi sadece emperyalistlere göbek bağı ile bağlı oluşları değildir. Aynı zamanda çaresizlikleridir.
Filistin’in arkasındaki tek sağlam güç Türkiye’dir. Onun da imkânları sınırlıdır. Bu sınırlı imkânlarla elinden geleni yapmaya çalışmaktadır. Hattı zatında Türkiye’nin elinde çok büyük bir koz vardır. Sahipkıran Abdülhamit Han, birinci dünya savaşı öncesi gelmekte olanı görünce tedbir olarak Filistin’de ve özellikle Kudüs’te pek çok mülk satın almış ve yakınlarına da aldırmıştır. Bu tapular Türkiye arşivlerinde mevcut. Gün gelecek işlevini yerine getirecektir.
Maalesef bu alçak saldırı Filistin’e çok ağır bedel ödetti, ödetiyor. Lakin başka yolu yok. Düşman cani, acımasız, güçlü, kalabalık. Biz Çanakkale’de neden o bedeli ödedikse ne yazık ki Filistin de bugün o yüzden bedel ödüyor. Bedeli ödenen şey er ya da geç, ödeyenindir.


