DOLAR 32,4504 % -0.15
EURO 34,8290 % -0.66
STERLIN 40,7959 % -0.56
FRANG 35,5088 % -0.41
ALTIN 2.438,67 % 0,10
BITCOIN 64.019,54 -0.937

FİRAR

Yayınlanma Tarihi : Google News
FİRAR
0

Dr. Müslüm Sunay yazdı…

Urfa’da hekimlik yaparken fırsat buldukça, bu kadim şehrin, Balıklıgöl çevresini, Haşimiye meydanını ve bu meydana açılan tarihi hanlarını çarşılarını dolaşır, dost ve akrabaları ziyaret eder çaylarını kahvelerini içerdim.

Bazen de ısrarlarına dayanamaz hazır olan yemeklerine de misafir olurdum. Burada yediğim kağıt kebabını ve peynirli- şekerli ekmeğin tadını hiç unutamam. Bu meydanda konfeksiyon mağazası  olan Yaşar abimin yanına gittiğimde, onun  komşuları ile selamlaşır şakalaşır ve güzel sohbetler ederdik.

  Bir gün Abimin yanına gittiğimde komşusu Ahmet benden önemli bir ricada bulundu.

Hocam hapishanede 20 yıl cezası olan ibrahim adlı çok yakın bir dostumun çok hasta olduğunu öğrendim. Eğer uygun bulursam hastaneye yatırıp tedavi etmemi rica etti. Ben de biraz çekinerek,

Hastaneye gelirse bakar tedavi için ne icap ediyorsa gerekeni yaparım dedim.

İki gün sonra hastanede iki asker ve bir astsubay refakatinde mahkumu getirdiler. Elli, ellibeş yaşlarındaki hastayı muayene ettiğimde tansiyonu 17-18 civarındaydı. Şeker hastalığı da varmış yapılan tahlilde kan şekeri çok yüksek çıkmıştı. Çekilen kalp grafisinde çok bariz ritm bozukluğu da vardı.

Hastaneye yatış işlemlerini hazırladıktan sonra hastayı ikinci kattaki dahiliye servisine iki askerin kontrolünde özel bir odaya yatırdım. 

Mahkum hastaya suçun nedir diye sorduğumda;

Hocam cahillik… Şimdiki aklım olsa hiç yapar mıyım. Arazi meselesi yüzünden onlardan iki bizden iki kişi öldü. Ben de azmettirmekten 5 yıldır hapishanedeyim. Tahliye olmama daha onbeş yılım var dedi.

Çoluk çocuk hepimiz per perişan olduk. Lanet gelsin böyle kan davasına, lanet gelsin böyle örf ve adetlere dedi. Ve devam etti

 —Allah kimseyi düşürmesin hapishaneye. Burası da ayrı bir dünya. Burada kafayı yemediğime şaşıyorum doğrusu.

Bıraksam sabaha kadar anlatacaktı ayrıca çok uykusuzluk çektiğini mümkünse akşamları uyku ilacı vermemi önemle rica etti. Ben de nöbetçi hemşireye akşam saat 11’e doğru hastaya uyku ilacı vermesini tembih ettim.

Tam bunları düşündüğüm sırada televizyonda haberleri izlerken Hollanda’dan gelen bir haberle sarsıldım. Haber şöyleydi;  2014-2020 yılları arasında, Hollanda’da kademeli olarak 33 hapishane kapatılmıştı.

Yani, Hollanda boş kalan cezaevlerini bir bir kapatıyormuş

Suç oranının yıllık yüzde yüzde birden aşağıya düştüğü ve hakimlerin giderek daha kısa cezalar verdiği Hollanda’da geçen yıl 6 hapishane daha kapatıldı. Yani hapishanelerin kapanmasının nedeni ‘yeteri kadar suçlu’ bulunmaması. Hollanda’nın suç oranını bu kadar düşük tutabilmesinin altında yatan faktörler ise cezalandırma yerine rehabilitasyona yani ıslah etmeye odaklanma ve insanların tekrar iş gücüne katılmasını sağlayan ayak bileğine bağlanan elektronik izleme sistemi.

Onlar ceza evlerini bir bir kapatırken, bizde de adalet bakanımız 174 ceza evi daha yapılacağı müjdesini veriyordu !

Onlar boşalan hapishaneleri Hollanda’ya gelen mültecilere tahsis ediyorlar. Ayrıca komşu ülkelerden Belçika ve Norveçle yapılan anlaşma gereğince onlarında mahkumlarına  bakıyorlardı.

Hapishaneleri ve oradaki yaşam şartlarını çok iyi anlatan araştırmacı yazar Osman şahin diyor ki;

Hapishaneler bir tür kışlalardır. Suçluyu daha suçlu yapan, suçlu imal eden atölyelerdir. Binlerce insandan oluşan bir “mahkumlar ulusu”nun oluşturulduğu yerlerdir. Disiplin adına insan sağlığının, insan aklının kalın taş duvarlara atıldığı hücreler, zincirler, kelepçeler, demir kapılar…

Hapise düşen kişinin kişiliği alınır, parçalanır, sağlığı bozulur, giderek kendi tabutunun ucundan tutmaya zorlanır.

Gelelim bizim mahkum hastamız İbrahim’e.

Sabah akşam yaptığım vizitlerde gün be gün hasta iyileşiyordu. Hoş sohbet ve bize karşı çok saygılı hastamız çok iyi bir insana benziyordu ama büyüklerimiz  “kaybedecek bir şeyi olmayan insandan kork” derlerdi. Bu nedenle beş gün sonra cuma günü taburcu etmeyi planlamıştım ama hastanın yoğun isteği ve ricası üzerine taburcu etmeyi pazartesiye erteledik. Derken, cumartesi sabahı nöbetçi doktorun beni telefonla araması sonunda mahkumun hastaneden kaçırıldığını öğrendim.

Hastaneye geldiğimde nöbetçi hemşire durumu anlattı.

Hasta odasında iki asker çok alkol almış gibi horul horul uyuyorlardı. Onları uyandırdık ve sorduk öğrendik ki, nöbet iyi giderken mahkum acemi askerlere uyku ilacı karışık kolayı içirmiş. Ve şafak vakti, Ona yardım edenlerle ikinci kattan aşağıya iple atlayıp kayıplara karışmış, dedi

Beş dakika sonra savcılık emri ile jandarmalar geldi ifadelerimizi ve dosyaları alıp gittiler.

Bu olaya elbette çok üzüldüm ve hemen abimin ve komşusu  Ahmet’in yanına gittim ve olayı anlattım ve bu iş neyin nesi diye sordum ama adam büyük üzüntü ile yemin üzerine yemin  ediyor benim haberim yok, benim haberim yok.

Sen ailemizi doktorusun, sana bu alçaklığı şerefsizliği nasıl yaparım, diyordu.

Neyse bundan dolayı komşu Ahmet’le on yıldan fazla küs kaldık.

O sıralarda küçük bir köy olan şimdi ise 500 bin nüfusu olan Urfa’nın Karaköprü merkez ilçesinde natamam 580 metrekare bahçeli küçük bir kooperatif  ev satın almıştım ama, aldığım bu evi kaçırılan mahkumun çevresi güya rüşvet olarak bana vermiş gibi bir dedikodu yayılmış. Ama yaptığım işin doğruluğuna inandığım için çok etkilenmedim ama niye olsun?

Neyse aradan iki sene geçmeden, mahkum tekrar yakalanmış ve verdiği ifadede her şeyi bir bir anlattığı gibi benim de bir suçumun günahımın olmadığını söyleyince olay üzerindeki sis perdesi de kalkmış oldu.

Yaklaşık bir sene sonra mahkumun yine firar ettiğini ama bir kaç gün geçmeden Suriye’ye kaçırılırken çıkan silahlı çatışmada jandarmalar tarafından öldürüldüğünü duyduk. Üzüldüm mü sevindim mi anlayamadım ama kader ağlarını örmüş ve yine su testisi su yolunda kırılmıştı.

Radyoda Ahmet Kaya…

İyi bak kendine beni düşünme, su akar yolunu bulur

YORUM YAP

Meltem 27 Aralık 2022 / 21:54 Yanıtla

Su testisi su yolunda kırılır

nazif ersöz 28 Aralık 2022 / 07:59 Yanıtla

hocam zevkle okuyorum selamlar teşekür eder sağlıkla kalın

Ömer 29 Aralık 2022 / 02:26 Yanıtla

Allah kimseyi düşürmesin o duruma iyiki aklanmışsınız mekanı cennet olsun hocam sizi özledik