Asrın felâketi denecek bir depremi yaşadık, elli binin üzerinde insanımız öldü, yüz binlerce konut yerle bir oldu, ocaklar söndü, aileler dağıldı.
Tarım ve hayvancılığın merkezi, tarihte uğruna savaşlar yapılan, uygarlıklar kurulan ve bereketli topraklar olarak anılan koca Mezopotamya’nın neredeyse yarısı yok oldu. Ama biz hâlâ kısır siyasi çekişmeler, dedikodu, fitne ve fesatlık peşinde koşuyoruz..
Belki de açlık, kıtlık ve yokluklar kapıda..! Biz bu kısır siyasi çekişmelerden ve “putlarımızı yarıştırmaktan” kafamızı kaldırıp ne zaman gerçekleri göreceğiz.?
Ne zaman Hüsn-ü Zan sahibi olup, fitne/fesat peşinde koşmayı bırakacağız. İşimiz gücümüz Sû-i Zan.
Vicdanınızla baş başa kaldığınızda, kendinizle yüzleşmeye yüzünüz olsun.!
Nedir bu SÛ-İZAN.?
“Bir kişi hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan önyargılı olarak olumsuz kanaat taşımak.”
“Sû” “fenalık, kötülük” demektir.
“Sû-i hareket.”
“Sû-i ahlâk.”
“Sû-i niyet.”
Bazen Photoshop bazen de spontane veya dikkatsizce çekilmiş bir fotoğrafın altında yüzlerce hakaret ve karalama. Define bulmuş mağribi misali atıp tutanlar, sayıp sövenler..
Bunu yapan da kendini dindar olarak lanse eden ama kendi zihniyetleri haricinde neredeyse herkesi kâfir ilan edecek kadar ileriye gidenler.. Ortada sergilenen durum tam bir “modern Taliban” zihniyeti..
Tâbii karşı tarafta çok masum değil, aynı pozisyonda onlar da gol atma peşinde ama insanın canını sıkan; hak-hukuk diyen, dilinden duayı ve Kur’an’ı düşürmeyen Müslüman’ın bunu yapması.
Karşısındaki bir yanlışın içinde olsa bile, kişi Müslüman ahlâkına ve donanımına uygun davranmalı. Eğer bu donanıma sahip değilse yaşadığı sadece şekilcilikten ibarettir..
Seccadeye gösterdiğimiz hassasiyeti; İslâm ahlâkına, insan hakkına, infak, insaf merhamet ve adalete de gösterdiğimizde işte o zaman gerçek Müslümanlardan oluruz..
Şu mübarek Ramazan günlerinde fitne fesat peşinde koşan ama her fırsatta Müslümanlık dersi vermeye kalkanları gördükçe niye gençler Deizm’e doğru kayıyor sorusunun cevabı daha da belirginleşiyor..
Nuh kavmi de, Lut kavmi de böyle yok oldu. Allah hâşa “terbiye edemediğini” yok ederek cezalandırır. Bir kısmımızın mâsum olması sonucu asla değiştirmeyecektir..!
Teşekkürler..