Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Hamd, Alemlerin Rabbi Allah’a ,salât ve selâm Efendimiz Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) ‘e, Âl-i Âbası, Ehl-i Beyti ve Ashâbı üzerine olsun.
***
Müslüman mıyız? Mü’min miyiz? sorusuyla ilk defa muhatap olanlar haklı olarak ”-böyle soru mu olur ?” diyebilirler.
Günümüzde kendisine Müslümanım diyen ,fakat İslam’ın gereği olan ibadetlerini yapmayan ,haram helal gözetmeyerek ,günlük hayatında ,ticaretinde, aile hayatında, komşuluk ilişkilerinde, mensubu olduğunu iddia ettiği dinin gereklerini yerine getirmeden, Alemlerin Rabbi olan Allah’a ,Resulü (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) ‘e ve içinde yaşadığı dünyaya karşı bu değerlere aykırı bir hayat sergileyen ve sorulduğunda da kendilerine Müslümanım diyenler var.
Bunları gören Müslüman ve gayri Müslimler de haklı olarak:
‘‘Müslümanlık bu mudur? -İslam bu mudur? Böyle Müslümanlık olur mu?” diyerek Hatayı Müslüman olduğunu söyleyen kişide aramak yerine İslam ve Müslümanların tamamını zan altında bırakarak ithamda bulunmaktadır.
***
~Müslüman ve Mü’min arasında fark var mıdır ?
Bu farkı öğrendiğimizde İslam’a aykırı yaşayıp ve heva ve hevesine göre davranan ve bunları görenlerde bu yanlışların İslam da ve Mü’minlerde değil, gerçek Mü’min derecesine ulaşamamış ”Kendisine Müslüman diyen fakat imanın kalplerine henüz yerleşmediği kişiler olduğu anlaşılacaktır.
O zaman aklımıza şu soru gelir ;
Müslüman nedir?
Mü’min nedir?
***
Müslüman;Kelime-i şehadet getirerek İslam dinini tercih ve kabul etmiş kişiye denir.
*
Mü’min ise; Allah’ın varlığına ve birliğine, Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) ‘i O’nun kulu ve Peygamberi olduğuna ve Allah’ın Vahiy yoluyla bildirdiklerinin tamamına kalpten inanıp, kabul ve tasdik edip diliyle ikrar ederek ve bütün azalarıyla ibadet eden kimseye denir.
İman-ı kâmil: “Kalb ile tasdik, dil ile ikrar, (azalarla) beden ile amelden müteşekkil mükemmel iman demektir.”(1)
*
Kur’ân-ı Kerîm’de iman kavramı 800’den fazla ayette yer almaktadır.
İman, sırf dil ile söylenen bir sözden ibâret değildir.
Kendine has mesuliyetleri ve ağırlıkları bulunan, kişiye birtakım sorumluluklar yükleyen, ateşin, yakması, suyun ıslatması, elektriğin çarpması gibi ciddi birtakım tezâhürleri olan bir hakikattir.
*
Her Müslüman, imanın gereği olarak yaptığı ibadetlerin karşılığında belli bir derece elde eder.
’’Onların Allah yanındaki dereceleri farklı farklıdır. Allah onların yaptığı her şeyi görmektedir.”(Âli İmrân/163)
*
Mü’min ile Müslüman arasındaki farkı anlatan güzel bir diyalog Mısırlı alim Mutevelli eş Şa’ravi’nin şu naklettiğidir:
Mısırlı âlim Muhammed Mutevelli eş Şa’ravi şöyle der:
‘’-Ben San Francisco’da iken bir müsteşrik bana şu soruyu sordu:
– Sizin Kitabınız Kuran’da yazılanların tamamı doğru mudur?
Cevap verdim:
– Evet. Kesinlikle doğrudur. ”dedim.
Tekrar sordu:
‘’– Allah Teâla (c.c.) buyurdu ki:
‘’Ve Allah, kâfirlere mü’minler aleyhinde (kalıcı bir galibiyete) aslâ imkan vermeyecektir.’’ (Nisâ / 141)
– Bu ayet doğru ise O halde Allah niçin kâfirlerin müminlere karşı galip gelmesine fırsat veriyor?
Dedim ki:
‘’- Çünkü bizler Müslümanız, henüz Mü’min olamadık .’’
Dedi ki;
”–Peki Müslüman ile Mü’min arasındaki fark nedir?”
Şöyle cevap verdim:
‘’– Günümüzde Müslümanların bazısı İman hakikatine varamayıp Müslümanım diyerek ;namaz, zekât, hac ve Ramazan orucu gibi İslam’ın ibadet cinsinden emrettiklerini şuursuzca yerine getiriyorlar.
Bazıları da sadece Müslümanım demekle yetiniyor ,İmanın gereklerini yaşamıyor farz olan ibadetleri dahi yapmıyorlar.
Bu Müslümanlar İlmi ,iktisadi ,sosyal ve askeri yönden sıkıntılar içindedirler!
Bana sordu:
‘’-O halde onlar niçin sıkıntı ve yokluk içindedirler? Bu yokluk ve sıkıntıların sebebi nedir?
*
– Bunu Rabbimiz (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor.
“Bedevîler “inandık” dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama “İslâm olduk.” deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah’a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.(Hucurât / 14)
*
(Diğerleri de:) “Hayır” derler. “Zaten sizler mü’min kimseler değildiniz.”( Saffat/29)
‘’-Çünkü Müslümanım diyenler, iman etme ve imanın gereğini yaşayış yönünden Mü’min derecesine yükselemediler.”
*
” Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah’tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz.”( Hucurat/10)
Günümüzde dünyada ne yazık ki ! Müslümanları Müslüman olduğunu iddia edenler öldürüyor.
Müslüman olduğunu söyleyenler Mü’min olsalardı; Mensubu olduğunu söyledikleri dinin Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) evlatlarını Kerbela’da katletmezlerdi ve günümüzde de Müslümanları bölüp düşman ilan ederek din kardeşlerini öldürmezlerdi .
*
”Kim bir Mü’mini kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse cezası, içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazaplanmış, onu lanetlemiş ve ona büyük bir azap hazırlamıştır.’‘ (Nisa / 93 )
Onlar Mü’min olamadılar olsalardı Allah’ın buyurduğu gibi kardeş olurlardı, Mü’minleri haksız yere öldürmezlerdi.
Mü’minleri haksız yere öldürenler, Müslüman da Mü’min de ve dinde kardeş de olamazlar.
*
Her Müslüman Mü’min değildir.
Her Mü’min Müslümandır.
‘’– Onlar gerçek Mü’min olsalardı Allah onlara mutlaka yardım ederdi.
Bunun delili şu ayetidir:
‘’Mü’minlere yardım etmek ise bizim üzerimize bir hak olmuştur’’(Rûm / 47)
*
Eğer mü’min olsalardı diğer ümmetler ve halklar arasında daha önemli ve saygın bir konumda olurlardı.
Allah Teala’nın buyurduğu gibi:
“Ey mü’minler), gevşemeyin, mahzun olmayın, Siz eğer (gerçekten) mü’min iseniz (düşmanlarınıza galip ve onlardan) çok üstünsünüzdür.’’(Âl-i İmrân / 139)
*
Eğer mü’min olsalardı Allah Teâlâ onları bu hor ve hakir durumda bırakmazdı.
Bunun delili Allah Teâlâ’nın şu ayetidir:
” Mü’minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, ‘güven duygusu ve huzur’ indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.’‘(Fetih/4)
“Allah, pisi temizden ayırıncaya kadar mü’minleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir.” (Âl-i İmrân / 179)
*
Eğer mümin olsalardı Allah Teâlâ her durumda onlarla beraber olurdu.
Bunun delili Allah Teâlâ’nın şu ayetidir:
‘’Ve muhakkak ki, Allah Teâlâ mü’minler ile beraberdir.’’(Enfâl / 19)
*
” Sizi hoşnut kılmak için Allah’a yemin ederler; oysa mü’min iseler, hoşnut kılınmaya Allah ve elçisi daha layıktır.”(Tevbe/62)
*
”Mü’minler gerçekten felah bulmuştur.’‘( Mü’minun /1)
*
Fakat onlar Müslümanlık derecesinde kaldılar, Mü’minlik derecesine yükselemediler.
Allah’u Teala buyurdu ki:
‘’Şüphesiz ki bu nebatları bitirmekte (Allah’ın kudretine, merhamet ve nimetinin genişliğine delâlet eden) bir alâmet vardır. Bununla beraber onların çoğu mümin olmadılar. (Şuarâ/ 8.)
*
‘‘Onlar, mü’minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. ‘Kuvvet ve onuru (izzeti)’ onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, ‘bütün kuvvet ve onur,’ Allah’ındır.”( Nisa /139)
*
Doğrusu bunda, (onlara yaptığımız bu helâk işinde), kendilerinden sonra gelenler için büyük bir ibret var, öyle iken çoğu mümin olmadı. ” (Şuarâ / 190.)
***
O halde Mü’minler kimlerdir?
Kur’an-ı Kerim Mü’minleri şöyle tarif ediyor:
‘’Onlar:(Bu va’de mazhar olanlar:)
~Tevbe edenler,
~İbâdet edenler,
~Hamd edenler,
~Oruç tutanlar,
~Rükû’ edenler,
~Secde edenler,
~İyiliği emr edenler,
~Kötülükten men’ edenler
~Ve Allah’ın hudûdunu (ona riâyet ederek) muhâfaza edenlerdir.
(Ey Habîbim!) O mü’minleri (Cennetle) müjdele!.(Tevbe / 112.)
*
” Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir. O’nun ayetleri okunduğunda imanlarını arttırır ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler.’‘( Enfal/2)
‘’Ey Peygamber! Allah sana da, sana tâbi olan mü’minlere de yeter!’’(Enfâl / 64.)
*
‘’Sonunda biz, önceleri yaptığımız gibi peygamberlerimizi ve iman edenleri kurtarırız. Çünkü mü’minleri kurtarmak, üzerimize düşen bir borçtur.’’( Yunus / 103.)
*
Yani Allah Teâlâ zaferi galibiyeti, hâkimiyeti ve yüksek bir durumda bulunmayı Mü’minlere vaat etmiştir.
İmanın gereğini yerine getirmeyip sadece Müslümanın diyenlere değil!.
*
Rabbimiz (c.c.) bize buyuruyor ki:
“(Ey Muhammed ümmeti! Dininiz sayesinde) siz, insanların iyiliği için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. (çünkü) iyiliği emreder, kötülüğe engel olur ve Allah’a (hakkıyla) iman edersiniz.’’(Âl-i İmrân/110)
*
Rabbimizin bu buyruğuna uymayan “Emr-ü bi’l ma’rûf nehyü an’il münkeri terk eden kişi ümmetin hayırlısı değildir”
*
”Sen öğüt verip-hatırlat; çünkü gerçekten öğütle-hatırlatma, mü’minlere yarar sağlar.’‘( Zariyat /55)
”Kim kendisine ‘dosdoğru yol’ apaçık belli olduktan sonra, elçiye muhalefet ederse ve mü’minlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır o!.” ( Nisa/115)
Rabbimiz! Hesap kurulacağı gün beni, anamı, babamı ve müminleri bağışla.”(İbrâhîm/41)
Ey Rabbi-miz bunu bizden kabul buyur;Kuşkusuz sen, her şeyi işiten ve her şeyi bilen’sin.”
Rabbimize Elest bezminde verdiğimiz biata sadık kalarak, kamil bir iman ile iman eden Allah ve Resulü (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem)’e hakkıyla iman ve itaat eden Mü’min’lerden olabilmek duasıyla. selam ve dua ile..
Cesim ZEYDANLI – 13-03—2022
ULUSLARARASI EHL-İ BEYT ARAŞTIRMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL BAŞKANI
Dipnot:
~1 (Umdetü’l-kârî şerhu Sahîhi’l-Buhârî,nşr. Abdullah Mahmûd Muhammed Ömer (Beyrut: Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, 1421/2001), 1: 212.)