Özgür Özel’in söylemleri sizce de hatta kendi kitlesi için bile ilgi çekmez hale gelmedi mi? Yolsuzlukları savunmak uğruna sıradan rutin şeylere dönüştü. İktidarı suçlamak, yargı mensuplarına yüklenmek, eski genel başkanına sataşmak buraya kadar. Böyle yaparak partisini daha sıkıntılı bir duruma düşürüyor. Türkiye’nin ve dünyanın konularından uzak nakaratlar tekrarlıyor.
Hiç ilgisiz görünmemek için arada bir farklı şeyler söylüyor ama onlar da sade suya tirit. Ne çelik kubbenin aktif hale gelmesi ne halkın can alıcı sorunlarıyla ilgili çözüm önerileri ne de gündeme dair başka konularda dişe dokunur şeyler değil.
Malazgirt zaferi kutlaması için Alparslan’ı anarken araya Atatürk’ü de sıkıştırıyor. Atatürk’ün arkasına saklanarak politika yapmaya çalışmak daha ne kadar sürdürülebilecek? Doğrusu insanın zihnini iki bin yıldan fazla bir tarih süreci içinde dar bir zaman kesitine sıkıştırması hiç de akıl işi değil. Fakat sermayesi o kadar. Elbette ülkemizin işgalden kurtarılması onun için verdiğimiz şehitler ve ona önderlik etmiş olmak bu toprakları yurt edinmemizin bize yolunu açan Malazgirt zaferi kadar değerlidir. Fakat ikisini birbirine karıştırmak, sanki birbirinin karşısındaymış havası yaratmak doğru değildir. Ayrıca Malazgirt zaferinin, bugün yürütmekte olduğumuz ‘terörsüz Türkiye’ sürecinin temel yapı taşı olduğunu da akılda tutmak gerekir.
Özel yargıya her sataşmasında suç teşkil edebilecek sözler sarf ediyor. Her seferinde hakkında soruşturmalar açılıyor. Bunların hesabını vermeyeceğini sanıyor herhalde. Fakat bunlar onu kahraman yapmaz. Tam tersine sıradanlaştırıyor, inanılırlığını daha da zayıflatıyor. Bunu dahi göremez hale geldi. İmamoğlu’na o kadar bağımlı ki sık sık ziyaretine gidip rapor veriyor, talimatlar alıyor ve bunları uyguluyor. Gerçek bir genel başkan olmaktan çok bir ‘görev insanı’ gibi hareket ediyor.
Bu sarmaldan çıkış yolu da gözükmüyor. Aynen devam edecek. Partisinin bu yolla oylarını arttırdığını işlemeye çalışıyor ama anketler öyle söylemiyor. Sanırım kendisi de pek inanmıyor. Ama başka da çaresi yok gibi. Artık nereye kadar gidecekse. Hele Eylül’ün 15’ini bir görelim. Şaibeli kurultay davasının seyri onu, daha da içinden çıkılmaz bir duruma sürükleyebilir.
