DOLAR 34,2570 % 0.13
EURO 37,2953 % 0.21
STERLIN 44,5016 % -0.52
FRANG 39,7250 % 0.16
ALTIN 2.944,35 % 0,60
BITCOIN 66.897,94 1.771

Şimdi ki Evlilikler Pazara Kadar. Mezara Kadar Değil!

Yayınlanma Tarihi : Google News
Şimdi ki Evlilikler Pazara Kadar. Mezara Kadar Değil!
0

Evlilik; Tüm ülkelerde, tüm kültürlerde ve tüm insanlığı yakından ilgilendiren, birliktelik ile başlayan ve evlenme akdi ile sonuçlanan, dünyaya gelen çocuklarla birlikte yükümlülükleri beraberinde getiren, yasalarla korunan, eşlerin birbirlerine sorumlulukları olan bir birlikteliktir.

Şimdi ki  evlilikler böyle mi sanki?

Şimdi evliliklerin yalnızca adı kaldı. Birçok aile sözde evlilik yapıyor. Yani insanlar sözde evli. Özde değil. Birçok aile de sırf çocukları için evliliği devam ettirmek zorunda kalıyor. Ama mutluluk duygusu yok. Yani mutlu ve huzurlu bir yuva ortamı yok. Yalnızca mecburiyet var. 

Eskiden bizim toplumda evlilik kutsaldı.

Eskiden evlilik kutsal sayılırdı. Evlilik yapan kızlar, baba evinden gelinlikle çıktıktan sonra, baba evine yalnızca kefeni gelinirdi. Yani bunun anlamı; Kız evladı baba evinden çıktıktan sonra, yalnızca ölüm halinde baba evine dönebilirdi. Yani eskiden yapılan evliliklerde ölüm var, dönüş yok düşüncesi yapılırdı. Çünkü eskiden evlilikler mezara kadardı. Şimdi ise evlilikler pazara kadar.

Şimdi ise evlilikler öyle mi?

Evlilikler şimdi hikaye oldu, masal oldu. İş de o yüzden mahkemeler boşanma davaları ile doldu. Eskiden zina etmek çok büyük suç ve çok büyük günahtı. Gerçi dinimizde zina etmek çok büyük günahtır ve çok büyük suçtur. Eskiden zina suçu işlemek için ölümü göze almak gerekiyordu. Şimdi insanlar zina etmekten hiç çekinmiyor ve ulu orta yerde, insanların gözü önünde zina yapıyor. Günümüzde insanlar ne Allah’tan korkuyorlar, ne de insanlardan çekiniyorlar.

Günümüzde zina etmek bedava oldu. Gündelik yaşamda gündelik sevgililer, gündelik ilişkiler, gündelik birliktelikler. Ülkemizde cinsel ilişkiler resmen et yığınına döndü. İnsan, bir Müslüman olarak ve Müslüman bir toplumda böyle iğrençlikleri gördüğü zaman insanlardan nefret ediyor. Resmen bu insanlardan iğreniyor.

Eskiden eşlerin fazla bir beklentisi ve isteği yoktu. Yani evlilik yapmak çok ucuzdu. 

O yüzden de evlilik yapmak çok kolaydı; Bir yatak, bir yorgan ve bir yastık, üç beş kap kacak yeterliydi. Şimdi ise evlilikler tam tersine döndü; Ev olacak, araba olacak, yazlık ev olacak, para olacak, bulaşık makinesi olacak, çamaşır makinesi olacak, buzdolabı olacak, büyük ekran televizyon olacak, fırın olacak, ütü olacak, süpürge olacak, robot süpürge olacak, yatak odası olacak, yemek takımı olacak, koltuk takımı ve oturma odası olacak… Ha bu arada son model bir telefon. Mümkünse iPhone olsun…

Eskiden evler sadeydi. Evlilikler sağlamdı.

Eskiden evler sadeydi. Eskiden evlilikler ölene kadardı. Eskiden mutlu evlilikler vardı. Şimdi ise sahte evlilik ve sahte ilişkiler, gündelik birliktelikler ve zina suçu var.

Eskiden toprak kokan ve nasır tutmuş ellerin meydana getirdiği güzel bir yuvalar vardı. İki kap yemek, mis kokulu ekmek ve mis kokulu yemekler vardı. Şimdi ise GDO’ lu gıdalar ve hormonlu besinler var. O yüzden insanlar eskiden sağlıklı bir yaşam sürüyordu. Günümüzde ise sağlam bir insan yok. Hemen hemen herkeste bir hastalık var.

Eskiden evler sadeydi. Şimdi ise evler süslü ve aksesuarları olan evlere dönüştü.

Eskiden evler kerpiçten ve ahşaptan yapılırdı. Sıcak bir yuva ve mutluluk dolu bir yaşam vardı. Şimdi ise insanlar rezidanslarda oturuyor, beton evlerin meydana getirdiği beton soğukluğu, geçimsizlik ve huzursuzluk var. Yani evler akıllı evler, mutsuzluk içinde geçen ve mutsuzlukla yürüyen evlilikler var. Adı evlilik, sözde evlilik…

Eskiden evler iki odalıydı. Hepimiz iki odalı evde yaşardık. Büyük anne ve dede ile birlikte, hep beraber mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşardık. Şimdi ise insanlar üç , dört odalı evlerde yaşıyor. Hatta dubleks daireden oluşan evlerde yaşıyor. Ama ne yazık ki, insanlar bu evlere sığamıyor. Zaten büyük anne ve dedeler kendi kaderine terk edildi. Huzur evleri yaşlılarla dolu. Çünkü evlatlar, anne ve babalarına bakmıyor ve onlarla ilgilenmiyor artık.

Eskiden komşuluk ilişkileri kuvvetliydi. Komşular birbirine geliş, gidiş yapardı. Evlerimiz, misafirlerle şenlenir ve gelen misafirlerle bereketli sofralar kurtulurdu. Özellikle Ramazan Ayında kurulan iftar sofraları insanlara büyük bir mutluluk duygusunu yaşatırdı. Şimdi ise insanlar birbirinden kaçar hale geldi. Kimse misafir kabul etmiyor. Hatta anne ve babalarını bile evine kabul etmiyor. Ne kadar acı bir durum değil mi?

Eskiden hanımlar evin kadınıydı. Evin hanımı ev işlerini yapar ve çocukları ile ilgilenir, eşine ve çocuklarına yemek yapardı. Şimdi ise hanımlar hayat pahalılığı yüzünden, evin ihtiyaçlarını karşılamak için mecburen çalışmak zorunda kaldı.

Eskiden insanlar arasında ve eşler arasında sevgi ve saygı vardı. Eskiden insanlar çalışmaktan ve iş yükü yüzünden kavga edecek zaman bulamazdı. Şimdi ise evliliklerde kavga ve gürültü gırla gidiyor. Hatta bu kavgaların sonunda cinayetler bile işlenir hale geldi.

Sözün özeti olarak, insanlar zenginleştikçe, nimetler arttıkça, evler son model eşyalarla döşendikçe, sofralarda üç, beş kap yemek olunca huzursuzluk ve şımarıklık hat safhaya ulaştı. İnsanlar, resmen azdı ve kudurdu. Şükürsüzlük başladı. Sadakat ve ahlak bitti. Zina etmek normal bir hale geldi. Oysa ki eskiden yokluğun ve yoksulluğun, ayrıca garibanlığın bir gururu vardı. Ahlaklı ve karakterli, hatta ve hatta onurlu insanlar vardı. Şimdi ise insanlar ahlak ve namus yoksunu oldu. İş de o yüzden ülkemizde zina ve ahlaksızlık arttı. 

Bazen içimden bağırıyorum,” Ah eski insanlar! Ah eski zamanlar!”

Maalesef şimdi ne eski insanlar kaldı, ne de eski zamanlar…

Selam ve dua ile kalınız kıymetli okuyucularım…

Saygı ve hürmetle…

Ayhan Yalçın

YORUM YAP