
Müslüm Aktürk, Torbalı Ayrancılar'daki mesire yeri Suyunbaşı'nı yazdı...

Atalarımız “Büyük lokma ye, büyük konuşma” demişler. Gerçekten de ne kadar doğru bir söz…
Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerin kalabalığından, gürültüsünden ve stresinden uzaklaşmak isteğiyle “Artık büyükşehirde yaşamayız, emekliliğimizi sakin bir yerde geçiririz” diyorduk. Fakat söz konusu çocuklarımız olunca, planlarımızı bir kenara bırakıp İzmir’e, Torbalı’ya yerleştik.
Torbalı’yı seçmemizin en önemli nedeni, hem çocuklarımıza yakın olmak hem de doğayla iç içe, huzurlu bir yaşam umuduydu. Tarımı, sanayisi, iş potansiyeliyle birçok ilden daha gelişmiş olan Torbalı, hızla büyüyen bir ilçe. Ancak bu büyüme, beraberinde bazı sorunları da getiriyor.
Bugün o sorunlardan sadece birine değinmek istiyorum: Suyunbaşı Mesire Alanı.
SUYUNBAŞI: GÜZELLİĞİYLE DEĞİL, İHMALİYLE GÜNDEMDE
Bir mesire alanı denilince akla; huzur, temizlik, doğa ve dinginlik gelmeli.
İnsanlar hafta boyunca biriken yorgunluklarını atmak, nefes almak, aileleriyle birlikte hoşça vakit geçirmek ister. Ancak Suyunbaşı’na gidenler ne yazık ki bambaşka bir tabloyla karşılaşıyor.
Doğal güzelliğiyle öne çıkması gereken bu alan, ihmalin, disiplinsizliğin ve duyarsızlığın kurbanı olmuş durumda.
Kurallar var ama uygulanmıyor, levhalar asılmış ama dikkate alınmıyor.
Mangal sadece belirli noktalarda yapılmalı diyor tabelalar ama herkes istediği yerde ateş yakıyor. Dumanın arasında oturmak neredeyse imkânsız.
Temizlik hizmeti yetersiz; çöp kovaları dolu, etrafta plastik şişeler, poşetler, yiyecek artıkları…
Tuvaletler kirli, sabun yok. Elinizi yıkayamadan sofraya oturmak zorunda kalıyorsunuz.
Böylesine güzel bir alanın bu hale gelmesi gerçekten üzücü.
VATANDAŞIN DUYARSIZLIĞI, BELEDİYENİN İHMALİ
Bu tablonun sorumluluğu sadece belediyede değil, vatandaşta da var.
Belediye temizlese bile, birkaç saat sonra aynı manzarayla karşılaşılıyor.
Banklar kırılmış, çöp kutuları devrilmiş, musluklar koparılmış, sabunluklar çalınmış…
Bir belediye yetkilisiyle görüştüm; “Bazı insanlar piknik alanını kendi evinin bahçesi gibi değil, sanki bir daha hiç gelmeyecekmiş gibi hoyratça kullanıyor” dedi.
Gerçekten öyle.
Oysa orası hepimizin ortak alanı.
Orada zarar verilen her eşya, aslında her birimizin hakkına girmektir.
Bu da kul hakkı demektir; bedeli ağırdır.
Ama sadece vatandaşın duyarsızlığına işaret etmek de yeterli değil.
Belediyenin görevi, sadece temizlik yapmak değil; düzeni, disiplini, güvenliği sağlamak da olmalı.
BELEDİYEYE ÇAĞRI: OTORİTEYİ GÖSTERİN, DENETİMİ ARTTIRIN
Belediyenin iyi niyetli çabaları var elbette ama yetmez.
Suyunbaşı, Torbalı halkının nefes aldığı nadir alanlardan biri.
Böyle bir yerin denetimsiz bırakılması kabul edilemez.
Güvenlik görevlileri sadece kapıda beklememeli; zaman zaman alan içinde devriye atmalı.
Hafta sonları zabıta ekipleri görünür olmalı; kurallara uymayanları kibarca ama kararlı bir şekilde uyarmalı.
Çöp toplama ve tuvalet temizlik hizmetleri sıklaştırılmalı.
Aydınlatma, su tesisatı, oyun alanları düzenli kontrol edilmeli.
Belediye, bu alanı gerçekten “yaşanan bir yer” haline getirmek istiyorsa, hem bakım hem de yönetim açısından kalıcı bir sistem kurmalı.
VATANDAŞLARA ÇAĞRI: SAHİP ÇIKMAK BİR SORUMLULUKTUR
Elbette belediye her yere yetişemez.
O yüzden asıl görev, biz vatandaşlara da düşüyor.
Gittiğimiz yere zarar vermemek, çevreyi kirletmemek, çocuğumuza da çevre bilinci aşılamak bizim sorumluluğumuz.
Bir çöpü yerine atmak, musluğu kapatmak, mangalı doğru yerde yakmak kimseyi küçültmez; tam tersine, toplumun bilinç düzeyini yükseltir.
Eğer biz sahip çıkmazsak, hiçbir belediye, hiçbir ekip bu alanları koruyamaz.
SON SÖZ: SUYUNBAŞI BİZİM AYNAMIZDIR
Suyunbaşı, Torbalı’nın bir mesire alanından çok daha fazlasıdır.
O, bu ilçede yaşayan insanların çevreye bakışını, ortak değerlere sahip çıkma bilincini yansıtan bir aynadır.
O aynada temizlik, düzen ve saygı görmek istiyorsak; önce biz temiz olmalı, düzenli olmalı, saygılı davranmalıyız.
Belediye görevini yapsın, vatandaş sorumluluğunu bilsin…
Ancak o zaman Suyunbaşı gerçekten “mesire yeri” olur; yoksa bu gidişle “bir zamanlar güzel bir yerdi” şeklinde anılıp temiz hava yerine duman teneffüs edilen “mangalbaşı” unvanını (!) alır.


