BIST 100
10.208,76 -1,56%
DOLAR
41,9549 0,08%
EURO
48,9483 0,09%
GRAM ALTIN
5.750,02 0,40%
FAİZ
40,62 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
70,32 0,61%
BITCOIN
107.981,00 -0,85%
GBP/TRY
56,3745 0,12%
EUR/USD
1,1662 0,06%
BRENT
60,93 -0,59%
ÇEYREK ALTIN
9.401,29 0,40%

TERÖRSUZ TÜRKİYE

TERÖRSUZ TÜRKİYE

14 Eylül Pazar günü Esenyurt'Mard-İnn Hotel'de düzenlenen kahvaltı ve panelde  "Terörsüz Türkiye" teması etrafında güçlü bir birlik çağrısı yükseldi.

Doğu ve Güneydoğu Kültür Sanat Derneği’nin ev sahipliğinde ve derneğin Genel Başkanı Fuat Bodur'un mihmandarlığında gerçekleşen buluşmada AK Parti İstanbul Milletvekili Seyithan İzsiz, sivil toplum temsilcileri ve partili vatandaşlar bir araya geldi. Etkinlik boyunca vurgulanan ana fikir, terörle mücadelenin yalnızca bir güvenlik meselesi değil; aynı zamanda toplumun tüm kesimlerinin üstlenmesi gereken ortak bir sorumluluk olduğuydu.

Seyithan İzsiz konuşmasında, Türkiye’nin farklı coğrafyalarının “ateşten çember”e dönüştüğü tespitini paylaşarak, bunun kırılmasının yolunun “kalbi birliktelik” olduğunu söyledi. “Herkesin bu birlikteliğe katkı vermesi lazım. Bu işin partisi yok” sözleriyle İzsiz, meseleye partiler üstü bir sorumluluk perspektifi yerleştirdi; konuşma, ortak aidiyet ve toplumsal dayanışma çağrısını tekrar etti. Bu yaklaşım, terör karşıtı söylemi yalnızca güvenlik politikalarının ötesinde bir toplumsal seferberliğe dönüştürmeyi amaçlıyor. 

Konuşmada dikkat çeken bir diğer unsur tarihsel hafıza ve anma pratiklerine yapılan atıflardı. Milletvekili, aileleriyle birlikte Çanakkale ve Sarıkamış gibi tarihsel mekânlara ziyaretler gerçekleştirilmesi gerektiğini önerdi; bu ziyaretlerin, genç kuşaklara tarih bilinci ve vatan sevgisini aktarmada önemli bir rol oynayacağını dair inancını ifade etti. Bu tür çağrılar, kolektif belleği canlandırarak toplum içinde ortak bir zemin yaratma niyetini taşıyor; ancak hatırlatmak gerekir ki tarihsel anıların seçilerek ve eleştirel bir okuma eşliğinde aktarılması, farklı deneyimlerin görünür kalmasını sağlayacaktır. 

İzsiz’in “herkes elini taşın altına koymalı” çağrısı, yerel aktörlerin sahada somut adımlar atmasına duyulan ihtiyaçla örtüşüyor; bu noktada STK–devlet işbirliklerinin şeffaf, çoğulcu ve hesap verebilir mekanizmalarla desteklenmesi önem taşıyor. Aksi hâlde toplumsal seferberlik söylemi, uygulamada bazı seslerin dışlanmasına ya da beklentilerin keyfi biçimde yönlendirilmesine yol açabilir.

Sonuç olarak İstanbul buluşması, Türkiye’deki barış talebinin yerel düzeyde nasıl konuşulduğuna dair çarpıcı bir örnek sundu: Tarihsel hafıza, ortak aidiyet ve sivil toplumun seferberliği temaları bir araya gelerek “terörsüz Türkiye” söylemini doldurmaya çalıştı. Bu söylemin sahaya yansıması için ise somut yol haritaları, kapsayıcı eğitim girişimleri ve STK–kamu ilişkilerini düzenleyecek şeffaf protokoller gerekiyor. 

Özetle, terörsüz Türkiye panelinden benim anladıklarım şu:

“Terörsüz Türkiye” söylemi güçlü bir birlik çağrısı sunarken, söylemin uygulama mekanizmaları ve hukuki-sosyal sınırları açıkça tarif edilmelidir.

 

 Sivil toplum ile siyasi aktör arasında kurulan ilişki, yerel düzeyde dayanışma üretebilir; ancak şeffaflık, çoğulculuk ve hesap verebilirlik ilkeleri korunmalıdır.

Milli anma pratiklerinin birleştirici potansiyeli, farklı kimliklerin tarihsel deneyimlerinin görünür kılınmasıyla dengelenmelidir.

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.
Yeni bir yorum göndermek için 60 saniye beklemelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?