
“ Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla”
Hamd, Alemlerin Rabbi Allah’a salât ve selâm Efendimiz Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) ‘e, Âl-i Âbası, Ehl-i Beyti ve Ashâbı üzerine olsun.
***
Bugün Şehit Zeyd (a.s.) 'in Safer ayında Hicri 122 yılında Kûfe'de, Emevilerin zulüm ve baskılarına karşı ve Haşimilere karşı işledikleri katliamların intikamını almak için başlattığı kıyamın yıldönümüdür.
***
Alemlere Rahmet ,müjdeci ve hakkın şahidi olarak gönderilen Efendimiz (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) canlı Kur’an olarak yaşadığı bu dünya hayatının sonunda ümmetine ,sapıklık ve dalalete düşmemeleri ve kurtuluşu için Kitabullah olan Kur’an ve Ehl-i Beyti’ni emanet olarak bırakmıştır.
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve alihi ve Sellem
Şöyle buyurdu :
Size emanet olarak bıraktıklarıma iyi sarılırsanız dalalete düşmezsiniz.
Allah'ın kitabı ve itretim olan Ehl-i beytimdir.
İkisi birbirinden ayrılmayacaktır.
Ta ki kevser havuzunun başında bana ulaşıncaya kadar .
Bakın bakalım benden sonra bu emanetlere ne yapacaksınız ve nasıl davranacaksınız ?’’ (1)
Ey Allah’ın Resulü (sallallahu aleyhi ve alihi ve Sellem) senden sonra Ehl-i Beytine neler yapmadılar ki!
***
Şehit İmam-ı Azam Zeyd’in babası, Resûlullâh’ın (s.a.v.)’in torunu Hüseyin b. Ali b. Ebu Talip (a.s.)’dan geriye kalan tek oğlu Zeynelâbidin lakaplı Ali b. Hüseyin
Ali b. Ebu Talip(a.s.)’dır.
Annesinin adı Ceydâ (Haydâ) ’dır. Hicri 80 yılında Medine’de dünyaya geldi.
Doğumunu babası Ali Zeynelâbidin b. Hüseyin(a.s.)’a müjdelediklerinde,
Bismillah dedi, Kur’an-ı Kerimi aldı açıp baktı. Açılan sayfanın ilk satırında:
“Allah, kendi yolunda çarpışırken öldüren ve öldürülen müminlerin
canlarını ve mallarını, karşılığında cennet vermek üzere satın almıştır” (Tevbe 9/111) ayetini gördü.
Kapatıp ikinci defa Bismillah diyerek açtığında
şu ayeti gördü.
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilâkis
onlar diridirler; Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleriyle
sevinçli bir halde rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. (Âl-i İmrân 3/169)”
Kur’an-ı Kerim’i alıp odasına götürdü, tekrar Bismillah dedi.
Üçüncü defa açtığında şu ayeti gördü;
“Müminlerden-özür sahibi olanlar dışında-oturup kalanlar, malları ve canlarıyla Allah yolunda cihat etmekte olanlara eşit olamazlar.
Allah, malları ve canlarıyla cihat edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı.
Gerçi Allah bütün müminlere o güzel geleceği vadetmiştir ama mücahitleri-çok büyük bir karşılıkla-oturanlardan
üstün kılmıştır.” (Nisâ 4/95)
Bunun üzerine Ali Zeynel Abidin b.Hüseyin(a.s.) ;
“Bu doğandan gurur duydum; şüphesiz o, şehitlerden olacaktır.” dedi (2)
**-*
Emevi yöneticilerinden Abdül Melik’in oğlu Hişam babası hayatta iken
hacca gittiğinde, Hacerü’l-Esved’i istilam etmek istediyse de kalabalıktan buna
imkân bulamadı.
Zemzem kuyusunun yanında Şam’ın ileri gelenleri de etrafında oturmuş,
kalabalığı seyrediyordu. Kalabalığın arasında birdenbire Zeynel Abidin b. Hüseyin
(a.s.) göründü. Hacerü’l-Esved’e yöneldiği zaman, insanlar büyük bir saygı ve
tazim ile ikiye ayrılıp kendisine yol açtılar. Bu hali gören Şam Ehl-i:
-“Bu kim?” diye Hişam’a sordular.
O, hırsından ve kibrinden, tanıdığı halde -“Bilmiyorum” dedi.
Orada bulunan meşhur şair Ferezdak bunu duyunca:
-Bilmiyor musun? Ben onun kim olduğunu sana anlatayım, dedi ve irticalen şu meşhur şiirini söyledi:
***
“O öyle bir kimse ki; yer, onu yürüyüşünden tanır.
Onu Beytullah tanır, Hill u Harem tanır.
Bu zat Allah’ın bütün kullarının en hayırlısı olanın torunudur.
O; günahlardan korunan, içi ve dışı tertemiz, milletin efendisidir.
Kureyşli kendisini gördüğünde şöyle der:
Bütün iyilik ve şeref bunun iyiliklerinin başladığı yerde sona erer.
İslam’a inanmış Arapların da Arap olmayanların da
Ulaşmaktan âciz kaldığı bir şeref zirvesine nispet edilir.
Eğer bilmiyorsan! O Fatıma’nın oğludur.
Allah’ın nebileri onun ceddi ile hitam buldu.
O, öyle bir sülaledir ki onları sevmek dindir.
Onlara buğz etmek küfürdür.
Onlara yakın olmak himaye ve necattır.
Hiçbir cömert onların cömertliğine erişemez.
Hiçbir kavim onların keremine yaklaşamaz.
Huda’nın nuru onun yüzünden zahir olur,
Güneşin nurunun karanlığı aydınlattığı gibi.
O, Allah’ın resulünden çıkan bir filizdir.
Unsuru tertemiz, ahlakı yüce, fazileti benzersizdir.
Sayıya girmeyen ehl-i itti kanın imamı onlardır.
Arzın hayırlıları kimdir? Diye sorulsa, onlardır.
Onu tafdil eden ve şereflendiren Allah u Azmuşşan’dır.
Levh-i mahfuza kalem bunu böyle yazdı.
Allah’ın zikrinden hemen sonra onların zikri gelir.
Her şeyin başlangıcı onlarla, sonu yine onlarladır.
Allah’ı tanıyan herkes bu zatın velayetini tanır.
Bu ümmet dinini onun evinden aldı.
Onlarla başlayıp onlarla bitmeyen dualar kabul olmaz.
Onlara salavat getirmeden kılınan namazlar kabul olmaz. (3) dedi.
***
İmam Zeyd b. Ali (a.s.)’ın çevresi büyük tabi inlerden oluşmaktaydı. Kıraat, tefsir, hadis ve fıkıh
alanındaki öncü çalışmalarıyla bilinen pek çok tabiin âliminin yaşadığı geniş bir
ilim merkezi olan Medine’de yetişti. Bunların birçoğu Medine’de, bir kısmı da
seyahatte bulunduğu diğer İslâm şehirlerinde yaşamaktaydı.(4)
Kendi ifadesiyle
“On üç yıl Kur’ân okudum ve Kur’ân’ın manasını anlamaya çalıştım.
Rızık temin etmek için ondan hiç ayrılmadım.
Allah’ın fazlını ibadet ve fıkıhtan başka bir şeyde aramadım.
Vallahi bu makamdan çıkmadım ve bu makamdan kalkmadım.
Kur’ân okudum. Miras ilmini iyice öğrendim.
Sünnet ve edepleri tamamen öğrendim.
Tenzili nasıl öğrendim bildim ise, tenvili de öyle öğrendim ve bildim.
Özel ve genel olarak anladım.
Ümmetin dinde ihtiyacı olan her şeyi öğrendim.
Ben Rabbimi iyi tanıyorum.” diyordu. (5)
**
İmam Zeyd b. Ali Zeynel âbidin’İn ilminin genişliği ve güvenilir bir râvî olduğu bilinmekteydi.
İslami ilimler alanında 16 adet eser yazmıştır.
***
Yetiştiği ilim sahalarında şu eserleri telif etmiştir.
Kur’an İlimleri Alanındaki Eserleri
~Tefsîru Garîbi’l-Kur’ân,
~Medhalün ilâ’l-Kur’an,
~Kırâetü Zeyd b. Ali,
~Tefsîru Sûreti’l-Fâtiha,
Akaid Alanındaki Eserleri:
~Risâletün fi’l-Cedel mea’l –Mürcie,
~Risâletün fi İsbâti Vasiyyyeti Emîri’l-Müminîn,
~Tesbîtu’l-İmâme
~Tesbîtu’l-Vasiyye,
~Kitâbu’s-Safve,
~Risâletün fi’l-İmâme ilâ Vâsıl b. Atâ,
~Risâletün fî Ecvibeti Zeyd b. Ali,
~Kitabu Medhi’l-Kıllet ve Zemmi’l-Kesret,
~Manâsiku’l-Hac ve Erkânuh,
Fıkıh ve Hadis Alanındaki Eserleri:
~El-Mecmû’u’l-Fıkhî .
~ Müsned İmam Zeyd b. Ali,
~Risaletü’l-Hukûk .
***
Râvîlerinden Halid b. Safvân (ö. 133/750) onun için şöyle
demiştir:
“O Allah korkusundan gözyaşlarıyla elbisesi ıslanıncaya kadar ağlardı.”(6)
İmam Şa’bî (ö. 104/722) de, “Vallahi, kadınlar Zeyd bin Ali’den daha
faziletli, daha fakîh, daha şecî ve daha zahit bir kimse doğurmamıştır”
demişti. (7)
**
Haşimi ailesinde “Ali ibni Talib (a.s.) ’ın varisi Zeyd b. Ali dir” diyorlardı
**
İmam Ebû Hanife (ö. 150/767) Onun için şöyle demiştir:
“Zeyd b. Ali’yi ve arkadaşlarını gördüm.
Onun zamanında ondan daha fakih, daha bilgin, daha
seri cevab veren, sözü daha açık bir kimse görmedim.
Dengi bulunmayan bir kimse idi.” (9)
**
Ca’fer es-Sâdık b. Muhammed Bakır (a.s.)’a amcası Zeyd b. Ali sorulduğunda;
“Vallahi o, Kur’ân’ı en iyi okuyanımız, dinde en fakîh olanımız, akrabalığı
en iyi gözetenimizdir. Vallahi ne dünya ne de ahiret için onun gibisi
bırakılmamıştır” diye cevap vermişti.(10)
**
İtikadı ve siyasî mezheplerin teşekkülünün tamamlandığı bir dönemde
yaşayan el-Kâsım b. Abdilazîz b. İshak’ın,
“İmam Zeyd b. Ali’nin içinde yaşadığı dönemde fukâhanın çoğu onun
görüşü üzere idi, ondan sonra da öyle olmuştur” demiştir.
**
Emevî meliklerinden Hişâm b. Abdulmelik (ö. 125/743)
zamanında, h. 120 / m. 738 yılında Kûfe’de Emevî yönetimine karşı kıyama kalktı
İmam Zeyd b. Ali Kûfe ve Basra’da biat aldığında söze başlarken;
“Ey insanlar, biz sizi Allah’ın kitabına ve Resûlullâh’ın sünnetine, zalimlerle
cihada, mustâzafları savunmaya, fe’yleri hak sahipleri arasında
bölüştürmeye, haksızlıklara engel olmaya (reddü’l-mezâlim) ve bize savaş
açanlara karşı Ehl-i beyt’e yardım etmeye çağırıyorum. Bunlar üzerine
bize biat eder misiniz?” diyordu.
Evet derlerse, adamın elini kendi eli üzerine
koyuyor ve şöyle diyordu:
“Allah’ın ahdi, misakı, zimmeti ve resulünün zimmeti senin üzerine
olsun ki biatime bağlı kalacaksın benimle düşmanlarımıza karşı savaşacaksın
gizlide ve açıkta bana içten davranacaksın.”
Eğer buna da “evet” derse, elini onun eline sürer ve “Allah’ım şahit ol”
diyerek biati tamamlardı.
***
Bir grup abisinin oğlu İmam Cafer-i Sadık b. Muhammed Bakır’a gelip;
“Zeyd b. Ali’ye biat edelim mi? etmeyelim mi?” diye sordular.
İmam Cafer-i Sadık onlara;
-Biat ediniz. Vallahi o en üstünümüz ve efendimizdir, dedi.
Onlar geri dönüp İmam Cafer-i Sadık’ın bu söylediğini gizli tuttular.(11)
İmam Zeyd b. Ali İmam Cafer-i Sadık’ın yanından ayrıldığı
zaman İmam Cafer-i Sadık şöyle buyurdu:
“Onun yardım çığlıklarını işitip de yardımcı olmayana eyvahlar olsun.”(12)
Yine buyurdu ki:
“Zeyd için ağlayan cennette onunla olacaktır. Onu kınayan kimse katillerinin ortağı olacaktır.”59
***
İmam Zeyd b. Ali kendisine biat edenlere şöyle seslendi:
“Vallahi Allah’ın kitabını ve Resulünün sünnetini ikame ettikten sonra
benim için bir ateş tutuşturulmuş olsa, sonra o ateşin içine düşsem, bundan
sonra da Allah’ın rahmetine ulaşsam, hiç aldırış etmem.
Vallahi bana yardım edenler refik-i âlâda Muhammed (s.a.v.), Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin ile beraber olacaktır.
Vay size! Görmüyor musunuz ki Muhammed (s.a.v.) ’in getirdiği Kur’an aranızdadır, biz de onun oğullarıyız.
Ey fakihler topluluğu, ben sizin hakkınızda Allah’ın hüccetiyim.
Allah’ın hadlerini uygulamak, Allah’ın kitabıyla amel etmek, feylerinizi aranızda eşit bir şekilde bölüştürmek
üzere bu elim sizin elinizle beraberdir.
Bana dinin ilkelerini sorun, eğer sizin sorduğunuza cevap veremezsem benden daha bilgili olduğunu bildiğiniz her
kimi isterseniz onu başınıza geçiriniz.
Vallahi babam Ali b. Hüseyin’in ilmini dedem Hüseyin’in ilmini ve Resûlullâh (s.a.v.) ’in vasisi Ali b. Ebu Talip (a. s.) ’ın ilmini öğrendim.
Muhakkak ben Ehl-i beyti iyi biliyorum.
Vallahi sağımı solumu tanıdığımdan beri hiç bir yalan söylemedim. Beni muaheze edeceğini
bildiğimden bu yana Allah’ın bir yasağını çiğnemedim. Gelin ve bana sorun.” (13 )
***
Ebu Hanife, Zeyd b Ali’nin Hişâm bin Abdulmelik’e karşı kıyamı hakkında
şöyle demiştir;
“O'nun bu çıkışı Resûlullâh (s.a.v.) ’in Bedir harbi çıkışına benzer.”
Kendisine:
-’’Öyle ise siz ona neden katılmadınız? Diye sorulunca
“Beni ona katılmaktan, halkın bendeki emanetleri alıkoydu.
Bana birçok emanet bırakmışlardı. Onları İbn Ebû Leylâ’ya bırakmak istedim kabul etmedi.
Emanetler bende iken bilinmeyen uzak yerlerde ölmekten korktum ”dedi.
“Çünkü o hak imamdır, ben ona malımla yardım edeceğim” demiş ve on bin dirhem göndermişti.(14)
***
Şehristanî, Ebû Hanife (r.a.)’nın Zeyd b. Ali (a.s.)'a biat ettiğini ve onun taraftarları arasında bulunduğunu bu nedenle de Mansur iş başına gelince onu müebbetten hapsettiğini ve hapiste iken öldüğünü belirtir.
***
İmam Zeyd b. Ali muhataplarının Şeyhayn’den teberri etmesi konusundaki
ısrarları ve aksi halde kendisini terk edecekleri tehdidiyle karşı karşıya kaldı.
İnandığı düşüncede ısrar etmesi üzerine, şöyle demiştir;
“Allah’ı yaratıklarına benzeten Müşebbihe’den. Günahlarını Allah’a
yükleyen Cebriye (Mücbire) ’den. Fâsıkları Allah’ın affedeceği umuduna
kapılan Mürcie’den,
Müminlerin emiri Ali bin Ebu Talip’e kâfir diyen Mârika’dan ve Ebû
Bekir ile Ömer’i tekfir eden Râfiza’dan Allah’a sığınırım.”
***
Kendisini terk edip uzaklaşanlara;
“râfaztumun!” yani “beni terk ettiniz” “gidin, siz Râfiza’sınız” yani “terk
edenlersiniz” dediği için bu grup Râfiza adıyla anılmıştır.
Daha sonra Ehl-i Beytin Ehl-i beyti terk eden ve hak yoldan sapanlar için kullandığı Rafizi terimi Ehli Beyt taraftarlarına aşağılamak için kullanılır olmuş ne hikmetse..
Ca’fer es-Sâdık b. Muhammed Bakır (a.s.)’a:
“Râfizîler amcan Zeyd’den teberri ediyorlar ne dersin?” denilince:
“Amcamdan teberri edenden Allah da beridir.
Vallahi o, Kur’ân’ı en iyi okuyanımız, dinde en fakîh olanımız, akrabalığı en çok gözetenimizdir.
Vallahi ne dünya ne de ahiret için onun gibisi bırakılmamıştır” diye cevap Verdi. (15)
***
İmam Zeyd bin Ali şöyle söyledi:
“Vallahi Mevlâ’dan isterdim ki; elim ona yetse, sonra bu toprak üzerine
veya herhangi bir yere düşsem, nihayet lime lime kesilsem de yalnızca Allah,
Muhammed (s.a.v.) ümmetinin arasındaki bu ayrılıkları kaldırıp hepsini birleştirsin!
Ben sizi Allah’ın kitabına, O’nun nebisinin sünnetine, bu sünneti yeniden
diriltmeye ve bidatleri yok etmeye çağırıyorum. Eğer katılır, dinlerseniz,
hem sizin için hem benim için hayırlara vesile olur. Fakat katılmazsanız, sizi
buna zorlayamam.”
***
Hicri 1 Safer 122 yılı çarşamba günü savaş başladı. Kûfe etrafındaki Seyyadin (Saidin) bölgesinde, iki ordu arasında meydana gelen ilk çarpışma İmam Zeyd b.
Ali (a.s.) ve yaranlarının zaferiyle sonuçlandı.
Beni Ümeyye ordusu karşı koyamayacaklarını görünce Yusuf b. Ömer’den okçu birlikleri talep ettiler. Okçuların savaş meydanına gönderilmesi ve ok
atmaya başlamaları İmam Zeyd Ali (a.s.) ve ashabının işini zorlaştırdı.
İmam Zeyd b. Ali (a.s.) komutanlarından Muaviye b. İshak şehit edildi ve bu olay İmam Zeyd b. Ali (a.s.) ’ı üzüntüye boğdu.
Savaşın ikinci gününün akşamı İmam Zeyd b. Ali (a.s.) 'ın alnına isabet eden ok yüzünden ağır yaralandı.(16)
***
İmam Zeyd b. Ali (a.s.)’ın ashabı onu Harran b. Ebû Kerime’nin evine
götürerek, tedavisi için doktor getirdiler. Ancak doktorun tedavi çabaları
sonuç vermedi ve okun başından çıkarılmasından sonra, hicri 3 Safer 122
cuma günü 42 yaşında şehitler serdarı dedesine katılarak şehit oldu.
***
Şehadetinden sonra Cafer es-Sâdık şöyle demiştir:
“Allah amcama rahmet etsin. Babalarının kıyam ettiği şeyler için kıyam
etti; İsterdim ki amcamın yaptığı gibi ben de yapabileyim ve onun gibi
olayım. Zeyd ile birlikte ölenler, Hüseyin bin Ali Ebû Talip ile birlikte ölenler
gibidirler.”(17)
***
Babil Vilayeti'nin El-Kifl ilçesindeki türbe. İmam Hüseyin (a.s.) 'ın oğlu İmam Ali (a.s.) 'ın oğlu Zeyd (a.s.) 'ın türbesidir.
İmam Zeyd (a.s.) 'ın, şehadetinin tüm hikâyesinin yazılı olduğu türbenin duvarlarında yazılıdır.
" Emeviler'in yaptıkları zulüm,Küfür ve katliamlarına karşı yakılan kıyam ışığını söndürmeye çalışsa da, Yüce Allah'ın Küfür ve zulme karşı asla sönmesini istemediği kıyamı ve Dedesi Şehitler serdarı İmam Hüseyin'in (a.s.) kıyamını yeniden canlandıran şehit Hz.Zeyd (a.s.)' ve Şehit olan yardımcılarına Allah’ın rahmet ,mağfiret salat ve selamı üzerlerine olsun. Amin
Selam ve Dua ile
–27-07-2025 ANKARA
Cesim ZEYDANLI
ULUSLARARASI EHL-İ BEYT ARAŞTIRMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL BAŞKANI
Kaynaklar:
1~ ( El Tirmizi) 5:622 (2788)
2~ (İmam Zeyd bin Ali (a.s.) Tefsirül Garibul Kur’ân. 1-3)
3~ (Muhammed Ebu Zehra İmam Zeyd b. Ali s. 38-39)
4~ (Polat Sebahattin “Eban bin Osman Affan” mad, DİA, 1994. X, 66)
5~ (Tirmizî, Menâkıbi Alî b. Ebî Tâlib, 17 (San’anî, İmam Zeyd I, 5)
6~ (Şeyh Müfîd, İrşâd, s. 520)
7~ (San’anî, İmam Zeyd I, 50;)
9~ (el-Mevâiz ve’l-İtibar’dan naklen; Hasan Muhammed Takî, el-Vasiyye ve’l-İmâme mukaddimesi, Dâru’z-Zehra, Beyrut 1412/1991, s. 48)
10~ (Zehebî, Nübelâ, V, 390)
11~ (İbnü’l-Esîr, age. i IV, 453.)
12~ (Uyunu Ahbaru’r-Rıza (a.s.), c. 1, s. 2)
13~ (İmamu’l-Mehdî, Minhac’dan naklen; M San’anî, İmam Zeyd, I, 75)
14~ (Bkz. Ebû Zehra, Ebû Hanife, s. 44;)
15~ (Bkz. İbn Asâkir, age VI, 20.)
16~ (Tarihi Taberi, c. 7, s. 185-186. Z)
17~ (Sana’nî, İmam Zeyd I, 55-56)
Not. Kaynak gösterilmeden izinsiz kullanılamaz. :5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca eser sahibi, telif hakkı kapsamında; manevi ve mali haklara sahiptir.


