DOLAR 32,3377 % -0.19
EURO 34,8661 % -0.08
STERLIN 40,6820 % -0.09
FRANG 35,7282 % -0.23
ALTIN 2.392,02 % -0,06
BITCOIN 64.148,80 1.556

BİR URFA SEVDALISI VE GÜZEL AHLAK NUMUNESİ HALİL ÇUHADAROĞLU DA GÖÇTÜ ÖTE ALEME

Yayınlanma Tarihi : Google News
BİR URFA SEVDALISI VE GÜZEL AHLAK NUMUNESİ HALİL ÇUHADAROĞLU DA GÖÇTÜ ÖTE ALEME
0

İbrahim Halil ÇELİK yazdı…

             Allah rahmet eylesin.

             Mekanı cennet olsun.

      Gurbette sılayı yaşayan, yaşadığı yeri sılaya çeviren, sözü  özü bir olan, temiz bir siret ve surete  sahip,  asaleti tüm hareketlerinde beliren  o ; Urfa’yı  hem zatı , hem de  sanatıyla  dışarıda  hakkıyla  temsil eden güzel bir insandı.

     Halil Çuhadaroğlu daha  güzel eserlere imza atacak kadar gayretli ve bu sanat  aşkını yüreğinde taşıyan  bir sanat severdi. Bu sanat aşkı  pişirmiş ve olgunlaştırmıştı Halil Çuhadaroğlu’nu . Hayatında  güzel  manzaraları fotoğraflamak için  zamanı yakalamanın peşinde idi. Fotoğraf makinasının deklanşörü hep  güzeli yakalamaya hazır dururdu onun boynunda.

      Onun vefat haberini oğlum Mikdad Lamih’in bana yazdığı acı  mesajından öğrendim. Çok  üzüldüm ve de çok şaşırdım ! Ne kadar sıhhatli ve ne kadar da sağlığına düşkün biri idi. “ Hiçte zamanı değildi !” dedim kendi kendime. Daha gençti o. “ Vefatı  teyid edildi mi? “ diye yazdım oğluma. Vefat haberlerinin  ilanlarını iletti  oğlum bana. Evet!  Onu ;  o onulmaz meret hastalık  ayırmıştı aramızdan .  Ölüm inkar edilmez bir gerçek.  Ne yazık ki, ölüm haberi doğru imiş meğer ? Ah , ölüm ah ! Bu ölüm haberi yine ellerimizi iki yanımıza düşürttü. Sarardı betimiz benzimiz bizim.  Ey ölüm , boyun eğdik senin bu  hakikatına. Ölüm, ölümsüzlüğe bir davetiyedir. Ölüm bir hiçlik değil, hakikat alemine  giriş pasaportudur. Kabir de o gerçek alemin giriş kapısıdır. Bu Sonbahar çınar ağaçlarının dallarında yaprak bırakmadığı  gibi , ecel de dostlarımızı  aramızdan kara toprağa birer birer düşürerek bitirdi.

     Ciğerlerimiz onlara yanmaktan kebap oldu bu sene. Daha birinin acısı  yüreklerimizde dinmeden; bir yenisinin ateşiyle yanıp tutuşuyor yüreklerimiz yeniden .

       Halil Çuhadaroğlu: Pandemi sürecinde o;

 güzel bir programla yıllarca bulundukları görevlerde iz bırakanların izlerini sürerek onları birer  birer mikrofonla buluşturuyordu dinleyicilerine .  O,  daha önceden de Urfa’da gazetecilik ve televizyonlarda programlar yapmıştı senelerce.

      Benimle ;  Belediye Başkanı iken yaptığı bir programda;  çekim esnasında  annemden dolayı gayri ihtiyari ağladığım sahnelerimi her dem bana karşı kullanmaya çalıştı  durdu şaka ile karışık. Bu işi daha da  ironiyle süslemeye çalıştı  Halil yıllarca. Halil yeter ki beni görmesin? Görünce:  “ Reisler de ağlar mı?” diye söylenip dururdu.  Ağlamam oysa  çok insani bir duygu idi. Bu hadiseye çok gülerdik ikimiz de.  Annem ile ilgili soruya kendimi tutamayıp  ağlamıştım o gün ben de. Halil , elindeki kozları iyi değerlendirmek isteyen  dakik ve iş bitirir  bir insan idi . 

    Konya Büyük Şehir Belediye Başkanı  değerli dostum Halil Ürün ile yapacağı çekim için beni aracı yapmıştı. İşte o çekimi yapmaya  Ankara’ya gelmişti. Çekimi yaptıktan sonra ; Halil Ürün beyin, Beştepe, Ala Restoranında verdiği yemekte birlikte olmuştuk . Geçmişi yad etmiştik  üç Halil  birlikte . O gün Çuhadaroğlu çok mutlu olmuş ve sevinçten uçuyordu. Biz de büyük bir keyif almıştık bu ziyaret ve sohbetten .

       Halil  Çuhadaroğlu benden de bir röportaj yapmak için söz almıştı. Bunu da kısa zaman sonra gerçekleştirmiş idik internetten . Ben de uzun zaman beyaz ekrandan uzak durma perhizimi Halil  Çuhadaroğlu için bozmuştum.

      Halil Çuhadaroğlu’nu  ben ta Halk Eğitimi Başkanlığımdan tanırdım. O zaman da Halil Çuhadaroğlu sessiz sedasız , vakur ve  tedbirli, işinin ehli,    nazik ve kibar bir Urfa delikanlısı idi. Onun o  güleç yüzü ve o tatlı dili insana güven verirdi. Çuhadaroğlu Halil’in  sesi  de güzel ,  sözü  de çok özel idi. Ahlak – ı Hamidiye sahibi  bir Urfa beyefendisi idi Halil Çuhadaroğlu.

     O, Urfa DSİ deki görevinde hem fotoğraf sanatını , hem  de  klasik Türk Musikinde kendini daha da geliştirdi. Onun  kadife gibi bir sesi vardı .Halil Binbaşıoğlu  ile de  uyum içinde çalışırdı hele  o vereceği konser günleri gelince .

     Halil Binbaşıoğlu Urfa’nın bir “ Musiki Bankası “   gibi idi rahmetli . O,  Urfa müsiki kültürünün canlı bir arşivi  idi. Halil Binbaşıoğlu da gurbette sılayı yaşayanlardandı. Gittiği yere Urfa’yı götüren eder insanlardan bir idi Halil Binbaşıoğlu. O, Hatay, İskenderun;  Dörtyol’u mesken tutmuştu. Orada da hayata veda etti.

      Halil Çuhadaroğlu’un da Bursa’ya gönüllü hicretine ben vesile olmuştum. O Urfa DSİ 15.  Bölge Müdürlüğünde çalıyordu. Onun Bölge Müdürü , dostum Ünal Çalışan’dan tayin için muvafakat alarak; Bursa DSİ’ye nakline ben vesile olmuştum.   Halil Çuhadaroğlu bu tayınına çok sevinmişti. Otuz yılı aşkın süredir Bursa’yı mesken tutmuştu o günden bu yana.  Bursa’yı da Urfa kadar seviyordu. Onu Urfa ile Bursa hayata bağlıyordu.

      Biz Halilerin kaderleri sanki  bu hicretleri bu dünyada yaşamakmış ! Ben de bu hicretten 28 Şubat sürecinde  nasibimi almıştım. Darbecilerin şerrinden kurtulmak için soluğu Viyana’da almıştım.  Zira ; Ceddimiz İbrahim Nebi de Nemrut’un ateşinden kurtulmuş ve Urfa’dan Kenan’a hicret etmişti. Bu hicret sanki ondan  bizlere miras kalmıştı. Bence her hicret insanın yeniden kendini inşa etmesine vesiledir.  Hicret yeniden bir doğuş demektir bence.  Öze dönmektedir hicret. Ne günlerdi o  hicret günleri , ne günlerdi ? Acı ve atlı hatıralarla doludur o günler.

      Halil Çuhadaroğlu, Urfa’nın ‘  Kurtuluş Günleri Gecelerinde’  salonlarda verdiği o muhteşem musiki  konserlerinde okuduğu  o şarkılarıyla dinleyenlere  lahuti  ses  ziyafetiyle  onların hem gönüllerine  hem de kulaklarına bayram yaptırırdı. Dramda da  Halil’in üstüne yoktu Urfa da. Ama tabii ustalar ustası Mustafa Dişli’den sonra okunurdu onun namı. Onun ses tonu da insanları mest ederdi.

     Rahmetli Bekir Şirinoğlu da okuduğu şiirlerde yaşatırdı Urfa’yı. Onun o davudi sesi de  hala kulaklarımızda çınlayıp durmaktadır.

     Urfa’nın ses bayrağı , düşünce adamı , büyük şair , benim aziz kardeşim Hüseyin Baykuş ile güzel şair Ahmet Kaya’nın bu ayrılık  acıları hala yüreklerimizin başını yakmaktadır. Allah rahmet eylesin bizden önce bu ölümsüzlük seferine  çıkan tüm dostlara da . Birgün bizde uyacağız bu ilahi çağrıya . Bizim de göç kervanımız bir gün kalkacak ve  bu dünyadan ölümsüzlük alemine yol alacak.  Bakalım bizim ardımızdan kimler ne söyler, ne söyleyecekler ?  Ölelim de görelim!

     O, Urfa’da uzun yıllar fotoğraf sanatının farklı alanlarında Şehir Hayatı, Portre ve Çevre gibi konularında harika eserler ortaya koymaya çalışıp durdu . O fotoğraf makinesi de ondan bugün yetim kaldı. Gerek bizim Belediye Başkanlığımız zamanında açtığımız bir çok  sergilerde ve gerekse  vilayetle birlikte kurduğumuz Şurkav bünyesinde çeşitli sergilere katıldı. Birincilik ödülleri aldı Halil.

     Onun, A. Cihat Kürkçüoğlu ile ortak Urfa sergilerinde  sanat eseri fotoğrafları sergilendi. Urfa’nın büyük Ressamı; yaptığı  resimleriyle Urfa’ya hayat vermeye çalışan dostum Nihat Kürkçüoğlu’nu unutmak mümkün mü? Onun bu  ölümsüz tabloları bugün bizim yüz akımızdır. Onlara kucak açmak her Urfalının vefa borcudur. Şurkav’a emeği geçen diğer değerli dostlarımıza da selam olsun. Bugün Şurkav’a hizmet edenlere çok büyük görevler düşmektedir : Gerek Hüseyin Baykuş ve gerekse Halil Çuhadaroğlu adına  bir şeyler yapmalıdır. En azından her birine veya ikisine birden, bir “Armağan Kitabı”  hazırlamalıdırlar.

      Halil Çuhadaroğlu, Urfa sevdalısı dostlarıyla  Bursa’da Urfa’nın en gür sesleri oldular. O,  Urfa ila Bursa’yı sanatta iki kardeş şehir yapmıştı. Daha ne emelleri vardı onun. Sanatkarlarının ölümü , o milletin hayat damarlarının kesilmesi  gibidir. Onların ortaya koyduğu tüm  eserlerini de yaşatmakta bizlere düşer. Şurkav onlardan kalan eserlere sahip çıkmalıdır. Şurkav bu yıl , iki değerli üyesini ebediyete yolladı. Onların gidişleri  bizler için büyük kayıp oldu. 

        Halil Çuhadaroğlu şair, fotoğrafçı, ses sanatkarı ve daha nice  yönleri olan biri idi. O:  “ Fotoğrafın sanatçısı değil, sanatın fotoğrafçısı idi “ . O, tam bir mümin ve sadık bir dost idi. Onun o güleç yüzü hiç gitmiyor gözlerimin önünden. Işıldayan o zeki gözleri insanın içini ışıtırdı.

        Urfa sadık bir evladını, sanat , aziz bir ustasını bugün ölümsüzlük alemine uğurlayacak Bediüzzaman Mezarlığından.  Sahici belde o kabristanda  tüm yatanlara selam olsun. Sanat sevenlerin başı sağolsun.

      Başta kederli evlatlarına, değerli ailesine, aziz dostlarına ve sanata gönül vermiş tüm Şurkav camiasına Yüce Rabbimden sabırlar diliyorum.

         İnna lillahi ve inna ileyhi raciün.

YORUM YAP