DOLAR 32,9949 % -0.11
EURO 35,8195 % -0.26
STERLIN 42,5549 % -0.22
FRANG 37,3499 % -0.36
ALTIN 2.529,05 % 0,85
BITCOIN 67.878,01 3.311

Resulullah’ın hüküm koyma yetkisi ve vahyin mahiyeti

Yayınlanma Tarihi : Google News
0

Muhterem Kardeşlerim…
Bazıları, Yalnız Kur’an sloganı ile, “Peygambere Kur’an harici başka bilgi verilmedi. Vahiy haricindeki sözleri senet olamaz” diyerek Peygambersiz bir din meydana çıkarmak istiyorlar.
Efendim;
Kur’anda Peygamber Efendimize Kur’an harici bilgi verildiğine dair çok Âyet var. Kur’anda, “Yalnız Allah’a itaat edin” denmiyor, Resulüne itaati de şart koşuyor:
“Allah’a ve Resulüne itaat edin!” [Al-i İmran 32]
“İhtilaflı bir işin hükmünü Allah’tan [Kur’andan] ve Resulünden [Sünnetten] anlayın!” [Nisa 59]
“Allah ve Resulü, bir işte hüküm verince, artık inanmış kadın ve erkeğe, o işi kendi isteğine göre, tercih, seçme hakkı kalmaz.” [Ahzab 36]
“Resulullah’ta sizin için [uyulması gereken] güzel örnekler vardır.” [Ahzab 21]

Allahü Teâlâ, Resulünü kendi ile beraber bildirirken şu Âyetlerde de sadece Resulünü bildiriyor:
“Resulüme uyun ki, doğru yolu bulasınız!” [Araf 158]
“Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.” [Nisa 80]
“Peygamberin verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!” [Haşr 7]
“İhtilaflarda seni hakem edip verdiğin hükmü tereddütsüz kabullenmeyen iman etmiş olmaz.” [Nisa 65]

Peygamber Efendimizin Kur’an dışındaki, dini hükümlere ait bütün emir ve yasaklardaki sözleri de, vahye dayanır.
Bir Âyet meali şöyledir:
“Resulüm, kendi arzusu ile konuşmaz. Onun [dini hükümlere ait her] sözü vahiydir.” [Necm 3, 4]
Demek ki dini emir ve yasaklarda hüküm bildiren her sözü vahiyledir.

Birkaç örnek verelim:
Birinci örnek:
Bir Âyet meali:
“Hani, Allah size, iki taifeden [Kervan veya Kureyş ordusundan] birinin sizin olacağını vaat etmişti. Siz de kuvvetsiz olanın [kervanın] sizin olmasını istiyordunuz. Oysa, suçluların hoşuna gitmese de, hakkı ortaya çıkarmak ve batılı yıkmak için, Allah hakkı ortaya koymak ve [Kureyş ordusunu yok edip] kâfirlerin kökünü kesmek istiyordu.” [Enfal 7]
Kervan kaçarak kurtuldu. Fakat Kureyş ordusu birkaç misli çok olmasına rağmen Bedir’de yenildi. Allahü Teâlâ daha önce bunu bildirdiğini söylüyor. Halbuki daha önce böyle bir şey söylediği Kur’an-ı Kerimde yok. Demek ki, Peygamber Efendimize vahiy ile bildirdi.

İkinci örnek:
Bir Âyet meali de şöyle:
“Hani siz Rabbinizden yardım istemiştiniz de, O da, “Ben peş peşe gelen bin Melek ile size yardım edeceğim” diyerek bu duanızı kabul etmişti.” [Enfal 9]
Allahü Teâlâ, “Bin Melekle size yardım edeceğim” dediğini bildiriyor. Bunu Kur’an-ı Kerimde daha önce bildirmediğine göre, Kur’an’dan ayrı olarak Resulullah’a vahiy ile bildirdiği ortaya çıkıyor.

Üçüncü örnek:
Peygamber Efendimiz Hazreti Hafsa’ya gizlice bir söz söylemişti. Tefsirlerde bu gizli sözün Hazreti Ebu Bekir’in Halife olacağına dair olduğu bildiriliyor. O da, bunu, mahzur yok diye Hazreti Âişe’ye anlattı. Allahü Teâlâ da bunu Resulüne bildirdi.
İşte Âyet-i Kerime meali:
“Peygamber, hanımlarından birine [Hazreti Hafsa’ya] gizlice bir söz söylemişti. O, bunu [Hazreti Âişe’ye] haber verince, Allah da Resulüne durumu bildirdi, o da bir kısmını açıkladı, bir kısmını da söylemedi. Hanımı [Hafsa], ‘Bunu sana kim haber verdi?’ dedi, o da, ‘Bana, her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah haber verdi’ dedi.” [Tahrim 3]
Allahü Teâlâ, Hazreti Hafsa’nın sözünü Resulüne bildirdiğini söylüyor. Ama bu Kur’anda yok. Demek ki, Allahü Teâlâ, Kur’andan başka da, Resulüne vahiy ile bildiriyor.

Dördüncü örnek:
Bir Âyet meali de şöyle:
“Siz [Hayber’den gelen] ganimetleri almak için giderken, [Hudeybiye seferinden] geri bırakılanlar, «Biz de sizin arkanızdan gelelim» diyecekler. Onlar [böyle söylemekle] Allah’ın [Hudeybiye seferine katılmayan bedevileri, bundan böyle başka bir sefere çıkarma] emrini değiştirmelerini isterler. De ki: «Bizim arkamıza asla gelemezsiniz. Allah, daha önce böyle buyurdu.» Bunun üzerine de, «Hayır, siz bizi çekemiyorsunuz» diyeceklerdir. Halbuki onlar pek az söz anlayan kimselerdir.” [Fetih 15]
Burada Bedevilerin Hayber savaşına katılmalarının yasaklandığı, bu savaşa sadece Hudeybiye’de bulunanların katılacağı, bunun da, Resulullah’a daha önce bildirildiği belirtiliyor. Kur’anda bunu bildiren bir Âyet yoktur. Bu da gösteriyor ki, Resulullah’a Kur’an harici vahiy de gelmektedir.

Kur’an-ı Kerimde hikmet ile ilgili bir çok âyet vardır.
Bir tanesinin meali şöyledir:
“Size kitabı, hikmeti getiren ve bilmediklerinizi öğreten bir Resul gönderdik.” [Bekara 151]
İmam-ı Şafii hazretleri, “Bu Âyetteki hikmet, Sünnettir. Önce Kur’an, peşinden hikmet bildirilmiştir” buyurdu. (Risale s.78)

Sünnetler de, Kur’an-ı Kerim gibi vahiy iledir. Dinimizdeki dört delilin ikincisidir.
Üç Hadis-i Şerif meali şöyledir:
“Cebrail aleyhisselam, Kur’an ile beraber açıklaması olan Sünneti de getirmiştir.” [Darimi]
“Bana Kur’anın misli kadar daha hüküm verildi.” [İ. Ahmed]
“Ben size ancak Allahü Teâlâ’nın emrettiğini emrediyor, nehyettiğini nehyediyorum.” [Taberani]

Kur’an dışı gelen üç vahiy de şöyledir:
Bir gün Resulullah Efendimizin devesi kayboldu. Münafıklar bunu fırsat bilip, “Hani göklerden, Cennetten, Cehennemden bahsediyordu. Kaybolan devesinin yerini bile bilmiyor” dediler. Münafıkların bu sözü Resulullah’a ulaşınca, “Vallahi ben ancak Rabbimin bana bildirdiklerini bilirim. Şu anda Rabbim, bana devemin nerede olduğunu bildirdi. Devem, şu anda falanca yerdedir” buyurdu. Tarif edilen yere gidip deveyi bir ağaca bağlı olarak buldular. (Mevahib-i Ledünniyye)

“Üzeyrin ve Zülkarneynin Peygamber olup olmadığını bilmiyorum. Hazreti Cebrail gelinceye kadar, oturulacak yerlerin en iyisi ve en kötüsünün ne olduğunu soranlara ‘bilmiyorum’ dedim. Cebrail de, ‘bilmiyorum’ dedi. Nihayet Allahü Teâlâ bildirdi ki, ‘Oturulacak yerlerin en iyisi camiler, en kötüsü de sokaklardır’.” [Ebu Davud]

Peygamber Efendimiz, mestleri üzerine mesh edince, “Ya Resulallah, [ayakları yıkamayı] unuttunuz galiba” dediler. Peygamber Efendimiz buyurdu ki: “Hayır, ben unutmadım, Rabbim böyle yapmamı emretti.” [Ebu Davud]

Resulullah Efendimiz, bütün emir ve yasakları mesela Namazın ve diğer ibadetlerin Farzlarını, Sünnetlerini, Müfsitlerini vahye uygun olarak ümmetine bildirmiştir. Hiçbir şeyi gizli bırakmamıştır. İşte iki Âyet-i Kerime meali:
“Eğer O [Peygamber] bize atfen, [Kur’ana] bazı sözler katsaydı, biz onu kuvvetle yakalayıp şah damarını koparır, helak ederdik, hiçbiriniz de buna engel olamazdınız.” [Hakka 44-47]

“O gayb hakkında cimri değildir.” [Tekvir 24]
Müfessirler bu Âyeti şöyle açıklıyorlar:
“Gaybdan yani kimsenin bilmediği vahiyle bildirilen bilgileri ümmetine açıklamak hususunda cimrilik yapmaz, hepsini bildirir. Allah’ın bildirdiklerini niye gizledin diye töhmet altında bırakılamaz, itham edilemez.”

Bu gayb bilgilerini de Resulullah ümmetine tebliğ etmiştir. Namazın farzları, nasıl kılınacağı, diğer ibadet bilgileri hep bu gayb bilgilerdendir. Bunları hâşâ bildirmemesi mümkün mü?
İşte bir Âyet-i Kerime meali:
“Ey Resulüm, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan Onun elçiliğini [Peygamberlik görevini] yapmamış olursun.” [Maide 67]

Netice:
Allah Resulüne düşmanlık, Peygambersiz din meydana çıkarma gayreti, İslamiyet’i içeriden yıkmanın başka yoludur. Bu niyette olup, Yalnız Kur’an diyenler kesinlikle Kur’an-ı Kerime de inanmıyorlar. Halbuki, Resulüne karşı gelenlerin yapmak istediklerinin çirkinliğini ve akıbetlerini de Allahü Teâlâ Kur’an-ı Keriminde mealen şöyle bildiriyor:
“Allah’a ve Resulüne karşı gelen, apaçık bir sapıklıktadır.” [Ahzab 36]
“Kimi, Resule iman etti, kimi de, yüz çevirdi. Bunlara çılgın ateşli Cehennem kâfi gelir.” [Nisa 55]

Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

YORUM YAP