DOLAR 32,3400 % -0.07
EURO 34,8790 % 0.06
STERLIN 40,6534 % 0.01
FRANG 35,7427 % 0.57
ALTIN 2.393,53 % -0,14
BITCOIN 62.671,99 4.871

Namaz, Şükür ve Tefekkür

Yayınlanma Tarihi : Google News
0

Muhterem Kardeşlerim…
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Hayat hayâldir. Geriye doğru bakınca, geçen ömrümüzün hayâl olduğunu görürüz. Bunun içinde namaz yoksa hiçbir işe yaramaz. Eğer bizdeki nimet değişirse, dertler, belalar, sıkıntılar başlarsa, bilelim ki biz kendimiz bozulduk, biz kendimiz değiştik. Günahlarımız için mağfiret dileyelim. İyilikler günahları giderir. Her iyilik, bir günaha kefarettir. Namaz hasenattır. Namaz kılmayanın hiçbir iyiliğine sevab verilmez, isterse cami yaptırsın! Beş vakit namaz kılıyorsa, her iyiliğine sevab verilir. Namazsız Müslüman düşünülemez. İmanla namaz, bir bütündür.

Namaz ve Şükür

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Hayat hayâldir. Geriye doğru bakınca, geçen ömrümüzün hayâl olduğunu görürüz. Bunun içinde namaz yoksa hiçbir işe yaramaz. Namazsız geçen ömürden Allah muhafaza etsin! Hiçbir şey kalmaz geriye. Hâlbuki namaz öyle mübarek bir ibadet ki, insanın yaptığı bütün dünyalıklar, namaz sayesinde ahiretlik oluyor. Bu ne büyük nimet, ne büyük devlettir. Allahü Teâlâ’nın feyizleri, nimetleri, ihsanları, yani iyilikleri, her an, insanların iyisine, kötüsüne, herkese gelmektedir. Herkese mal, evlat, rızık, hidayet, irşad ve selamet ve daha her iyiliği fark gözetmeksizin göndermektedir. Fark, bunları kabulde, alabilmekte ve bazılarını da almamak suretiyle, insanlardadır.

Kur’an-ı Kerimde mealen buyuruluyor ki:
“Allah, kullarına zulüm etmez, haksızlık etmez. Onlar, kendilerini azaba, acılara sürükleyen bozuk düşünceleri, çirkin işleri ile kendilerine zulüm ve işkence ediyorlar.” [Nahl, 33]
Eğer bizdeki nimet değişirse, dertler, belalar, sıkıntılar başlarsa, bilelim ki biz kendimiz bozulduk, biz kendimiz değiştik. Allahü Teâlâ, mealen, “İnsanlar gidişlerini bozmazlarsa, Allahü Teâlâ da bunlara verdiği nimetlerini değiştirmez” buyuruyor. (Rad 11)

Ehl-i Sünnet İtikadını yayanlar, Allahü Teâlâ’nın razı olduğu bu yolu yaymakla uğraşanlar, bilsinler ki, çok mümtaz kişilerdir; çünkü Allahü Teâlâ rastgele insana, bu kadar kıymetli bir vasfı vermez. Bu mümtaz hizmeti, bu mümtaz devleti nasip etti diye çok şükretmeli ki, Allahü Teâlâ ellerinden almasın; çünkü Cenab-ı Hak, “Şükrederseniz, nimetlerimi artırırım. Şükretmeyip nankörlük ederseniz, azabım çok şiddetlidir” buyuruyor. (İbrahim 7) Bu, Vaad-i İlahidir. Allahü Teâlâ vaadinden, sözünden dönmez.

İlâhi kudret karşısında kendi küçüklüğümüzü ve zayıflığımızı düşünerek hareket etmeli. Onun karşısında acizliğimizi ve güçsüzlüğümüzü düşünmeli. Her hususta Ona ihtiyacımız vardır. Ona yönelmeli, rızasını dilemeli. Cezasından korkmalı. Emirlerini yerine getirmeye çalışmalı; çünkü O, iyilikten başkasını emretmez. Yasaklarından kaçınmalı; çünkü O, kötülükten başkasını yasaklamaz.

İnsan, aciz demektir. İnsanın kemâli, aciz olduğunu idrak etmesindedir.
Hadis-i Şerifte bildirildi ki:
“Eyyüb aleyhisselam, yıkanırken üstüne yağan altın çekirgeleri toplamaya başlayınca, Allahü Teâlâ ‘Ya Eyyüb, seni, gani kılmamış mıydım?’ diye nida etti. O da, ‘Evet izzetin hakkı için gani kılmıştın’, dedi,” Yani “Yâ Rabbi; müstağni olan yalnız sensin. Ben ise perişan, muhtaç ve aciz bir kulunum. Sana karşı olan aczimi ifade etmek niyetiyle altın çekirgeleri topladım” diyor.

Namaz ve tefekkür

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Günahlarımız için mağfiret dileyelim. İyilikler günahları giderir. Her iyilik, bir günaha kefarettir. Namaz hasenattır. Namaz kılmayanın hiçbir iyiliğine sevab verilmez, isterse cami yaptırsın! Beş vakit namaz kılıyorsa, her iyiliğine sevab verilir. Namazsız Müslüman düşünülemez. İmanla namaz, bir bütündür. Namaz imandan bir parça değil; ama İslam’ın birinci şartıdır. Allahü Teâlâ, Kur’an-ı Kerimin birçok yerinde, imanla namazı birlikte zikretmiştir. Kıyamette hesap, önce imandan, sonra namazdandır. Tek vakit namazı kaçırmaktansa, bin kere ölmeyi tercih etmeliyiz. Nerede ve ne şart altında olursa olsun, mutlaka namaz kılmalıyız.

İbadetlerin hepsini kendinde toplayan ve insanı Allahü Teâlâ’ya en çok yaklaştıran şey, namazdır. Namaz kılmak, Huzur-u İlahiye çıkmak demektir. Namazda, Allahü Teâlânın huzurunda olduğumuzu bilmeliyiz. Namazı, ne olduğunu bilerek kılmalıyız.

Bir namazda 12 tane farz var. Bir günde 60 farz eder. Bir Müslüman, beş vakit namazını kılmazsa, günde tam 60 kere Allahü Teâlâya karşı gelmiş oluyor. Bu insan nasıl kurtulacak?

Namaz kılmamak üç türlüdür. Birincisi farz olduğunu bilmiyordur, ikincisi tembellikle kılmıyordur, üçüncüsü de önem vermiyordur. Önem vermeyen dinden çıkar. Önem vermemek, zerre kadar da olsa üzülmemek demektir.

Tefekkür etmek, çok önemlidir. Yani belli bir zaman diliminde Allahü Teâlâ’yı tefekkür etmek, 60 senedeki nafile namaz, oruç ve diğer ibadetlerden daha kıymetlidir. Mesela, insan vücudunda milyonlarca hücre vardır. Bu, Allahü Teâlâ’nın kudretini gösterir. Fen ilimleri, İslami ilimlerin bir koludur. O yüzden, İslami ilimlerle fen ilimlerini birbirinden ayrı tutmak yanlıştır.

Bir anneyle oğul, insanlardan uzaklaşıp, bir köşeye çekilerek, “Biz haramlardan uzak duralım, bütün ömrümüzü ibadetle geçirelim, tefekkür edelim” derler. Bu genç oğlan, tefekkür ve ihlâs sahibi olduğu için, dışarıya çıktığı zaman üzerine bir bulut gelir, sıcaktan korunması için gölge eder. Bir gün yine dışarıya çıkar; fakat bulutu göremez. Hemen, acaba ben ne günah işledim diye düşünmeye başlar. Düşünür, düşünür, bir sefer bile hata işlediğini hatırlayamaz ve hemen annesine koşar. Olayı annesine anlatır. Annesi de evliya bir kadındır. “Mutlaka bir hata veya günah işledin, o yüzden bulut kayboldu, hemen tevbe et” der. O da, “Ne günah işlediğimi hatırlayamadım. Bugün tefekkür etmemiştim, acaba o olabilir mi?” der. Annesi de, “Tabii oğlum, bundan büyük günah olur mu?” der. Oğlu da, hemen tevbe, istiğfar edip, tefekkür eder. Dışarı çıktığı zaman bulut tekrar üzerine gelir.

Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)

YORUM YAP